ROMA İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE DÜNYANIN EN GÜÇLÜ ÜNİVERSİTESİ: TARSUS ÜNİVERSİTESİ
14.02.2019Tarsus’lular kendilerini yalnızca felsefeye değil, genel olarak eğitime öylesine adamışlardır ki, Atina’yı, İskenderiye’yi ve okulu olan ve filozofların ders verdiği her yeri geride bırakmışlardır. Ama Tarsus diğer kentlerden farklıdır, çünkü eğitime önem verenler yalnızca kentin yerlileridir; yabancılar burada yerleşmek istemezler. Yerliler de burada fazla kalmazlar, eğitimlerini başka yerlerde tamamlar ve oralara yerleşirler; pek azı geri döner… Ayrıca Tarsus’da birçok retorik okulu vardır, nüfusu artmakta ve güçlenmekte, böylece kentin şanına uygun bir gelişme göstermektedir.
Yukarıda ki satırlar Strabo’ya aittir. Strabo, Tarsus’daki kültür yaşamı hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler vermektedir. Strabo, birçok filozof, dil bilgini ve şairlerin Tarsus’ta yaşadığını, onların kültür hayatına olan etkilerini, her konuda büyük bir gelişme içindeki Tarsus’un bir bilim ve üniversite kenti olduğunu, halkın felsefeye ve diğer bilim dallarına büyük ilgi gösterdiğini ve bunları öğrenmeye istekli olduklarını; Tarsus’un bu konuda İskenderiye ve Atina’yı geçtiğini yazmaktadır. Strabo’dan, Tarsus’ta eğitim görenlerin yerli halktan olduğunu ve yabancıların nadir olarak geldiğini, eğitimini bitirenlerin bir kısmının yabancı ülkelere giderek orada eğitimlerine devam ettiklerini öğreniyoruz. Ayrıca Tarsus da stoik filozoflardan Antipator, Arhedemos, Nestor, Athenedoros kentleri dolaşarak okul açan Phutiades ve Diogenes, edebiyatçılardan Artemidoros ve Diodoros, Dionysides’in yaşadığını yazar. Strabo, Tarsus hakkında verdiği bilgilerin sonunda Roma kenti olan Tarsus’un özellikle zamanın en önemli kültür şehri olan İskenderiye’den gelen alim ve filozoflarla dolu olduğunu belirtir. Bu bilgilerden Tarsus’un ticaret kenti özelliği yanında kültür ve üniversiteler kenti de olduğunu da ayrıntıları ile öğreniyoruz.
(Resim-1: Strabo’nun “The Geography” Kitabı)
Yine Strabo’ya göre, Tarsus Üniversitesinin kentin siyasi hayatı üzerinde büyük bir etkisi vardır. Onun anlattığına göre, İmparator Augustus döneminde üniversitenin en önemli iki filozofu Athenodorus ve Nestor, kentin politik önderliğini yapmışlardır. Ramsay’a göre böylece; Augustus döneminde Tarsus, bir devletin bilinen tarihinde birbirini izleyen prensiplerle, bir Üniversite tarafından yönetilen tarihte bilinen tek örneğidir. Yönetim açısından benzersiz bir örnek olduğu için modern bilim adamları için sürekli bir ilgi ve araştırma odağı olmuştur. Bilinen şudur ki tarihin gerçekleri, kentin yüzyıllar sonra da olağanüstü bir refah içinde olduğunu göstermektedir.
(Resim-2: Roma İmparatoru Augustus)
Günümüzde daha çok aziz Paul’un doğum yeri ve kenti olarak tanınan Tarsus, daha İsa’dan önce ikinci bin yılda Hitit İmparatorluğu’nun önemli bir kentidir. Roma döneminde bile Hititlerin etkisi devam etmekteydi. Roma halkı Hitit tanrısı Sanda’na tapmaya devam ediyor, yerel gelenekler ve bazı kültürel özellikler Roma İmparatorluğunun egemen olduğu dönemde bile devam ediyordu. İsa’dan önce 9. Yüzyılda Salmaneser III yönetimindeki Asur’lular tarafından alınan Tarsus, 6. yüzyılda Pers’lerin eline geçer. İsa’dan önce 333’de Tarsus’a gelen Büyük İskender, kentin Persler tarafından yıkılmasını önler. Tarsus bundan sonra Seleukos yönetimi altında tipik bir Helenistik kent yapısını sürdürür ve Roma döneminde Kilikya bölgesinin başkenti olur.
(Resim-3: Seleukos dönemine (İ.Ö. 312-281) ait sikkeler.)
Tarsus’da Antonius döneminde bilim adamlarının yazdıkları büyük kitaplar toplanarak, 200.000 ciltlik, dünyada eşi bulunmayan bir kütüphane oluşturulmuştur. Tarsus’taki üniversite, Atina ve İskenderiye üniversitelerinden daha da ünlüdür. Tarsus’ta bulunan yazılı kitabelerde, buranın özgür bir kent olduğu yazılıdır. Tarsus’un bu özgür ortamından St.Paulus ve birçok aziz ve filozoflar faydalanmışlardır. Kozmopolit bir kent olan Tarsus, Roma yasalarına göre yönetilmiştir.
(Resim-4: Tarsus’u çevreleyen surlardaki kente açılan dört kapıdan biri olan ve 18. Yüzyılda yıkıldığı sanılan bugünkü adıyla Demirkapı.)
Helenistik ve Roma dönemlerinde ki Tarsus’ta ki bu bilim çevresinin varlığını Sir William Ramsay, “Üniversite” olarak adlandırır. Gerçekten o dönemden öncesinde ve sonrasında Tarsus’ta bir çok felsefe akımı oluşmuş ve bir çok filozof yaşamıştır. Tarsus, o dönemde antik dünyanın en önemli Stoa felsefesinin merkezi konumundadır. O dönemde stoa felsefesinin en güçlü filozofu Athenodorus (İ.Ö. 74-7)’dur.
(Resim 5a, 5b: Filozof Athenodorus)
Athenodorus aynı zamanda imparator Augustus’un öğretmenidir. Yine zamanın en ünlü dehalarından ve Stoacıların önderi olan Posidonyus ile yakın ilişki içindedir. Ünlü Romalı bilgin ve devlet adamı olan Çiçero M.Ö. 50 yıllarında Tarsus’ta valilik yaptığı yıllarda Athenodorus’a yazdığı bir mektupta Posidonyus’un yaptığı bir çalışmayı ondan incelemesini istemiştir. Yine Tarsus’lu Aratos astronomik şiirlerinin yanısıra tanınmış bir stoa felsefecisidir. Tarsus kenti ve çevresinde birkaç yüzyıl boyunca felsefeye gösterilen ilginin en büyük nedeni ise Stoa felsefesini ve düşüncesinin sistemleştiren filozof Krisippus’tur. Daha sonradan Dioskorides ve Zeno, Tarsus’ta felsefenin öncüleri olmuşlardır.
Diğer Grek ve Greko-Asya kentleriyle karşılaştırarak, devletin eğitim üzerinde belli bir otoriteye sahip olduğunu, halkın gereksinimlerini karşılamak üzere, yeterli sayıda öğretmen ve konuşmacı sağlamak için sistemli bazı düzenlemeler yaptığı söylenebilir. Amaç, seçkin bilim adamlarıyla, o zamanların geçerli olan bilim ve edebiyatın tüm dallarında halkın kullanacağı bilgileri vermekti. Kentteki tüm öğretim halkın yararı içindi ve öğretimin nasıl ve hangi sürelerde verilmesi gerektiğine karar verme yetkisi yalnızca halk meclisine aitti. Tarsusluların Üniversitesi, yönetiminin oligarşiye ve demokrasinin azaltılmasına karşı güçlü bir tepkiyle ortaya çıkması, rahat ve zengin bir imparatorlukta, üniversite yaşamının genel eğiliminin bir özelliğidir. Tarsus’un büyük parlaklığını taçlandıran şey veya tün dünyada sürekli ilgi odağı olmasının nedeni Aziz Pavlus’u ve birçok bilgin ve filozofu çıkarmış olmasıdır.
Strabon ve Ramsay’ın da tanımladığı gibi antik çağda Tarsus, önemli bir “üniversitesi” olan entelektüel bir merkezdir.
KAYNAKLAR:
Strabo. Antik Anadolu Coğrafyası.- İstanbul : Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2012
Strabo. The Geography of Strabo. Duane W.Roller.
William Mitchel Ramsay. Aziz Pavlus’un Kenti. Çev. Levent Zoroğlu. Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 2000
Ahmet Karataş. Antik Çağ Yazarı Strabo’nun İzinde Çukurova’da Seyahat. (http://altinrota.org/yazilar/antik-cag-yazari-strabonun-izinde-cukurovada-seyahat)
Uğur Pişmanlık. Antik Çağda Tarsuslu Filozoflar. Mozaik-Arkeoloji Sanat Yayınları. İstanbul, 2009
http://www.tarsuslulardernegi.com/tarsusun-tarihi/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Tarsus
http://www.mersinkulturturizm.gov.tr/TR-73148/tarsus.html
htpp://www.tarsus.gov.tr/tarihce
Yorum yap