BİZANS İMPARATORU JUSTİNİANUS’TAN GÜNÜMÜZE, YAPAYLIKTAN DOĞALLIĞA TARSUS ŞELALESİ
20.06.2021Taşıdığı alüvyonlarla Çukurova Deltası'nın ortaya çıkışında önemli rol oynayan Berdan Irmağı, Orta Toroslar’ın güneydoğu yamaçlarında bulunan Bolkar Dağları’ndan doğan derelerden meydana gelir. Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının aksine Çukurova'da kısa bir yol kat ederek Akdeniz'e dökülür. Toplam uzunluğu 142 kilometreyi bulan ırmağı oluşturan derelerin en önemlileri ise Can, Pamuklu ve Kusun dereleridir. Akdeniz'e dökülmeden önce Tarsus ovasında geniş yaylar çizen Berdan Nehri, (antik Kydnos) aynı zamanda Tarsus'un kurulmasında önemli tercih nedenidir. Soğuk su anlamına gelen Berdan, aynı zamanda kentin 4 kilometre kuzeyinde doğal bir güzelliği de barındırır. Bu güzellik Tarsus Şelalesi’dir.
Resim-1
Tarsus Şelalesi hakkında ilginç ve şaşırtıcı bir gerçek, 6. yüzyıla kadar böyle bir şelalenin var olmamasıdır. Tarsus Nehri’nin yatağının değiştirilmesi sonucunda oluştuğu hakkındaki bilgi ise şöyledir: Toroslara yağan karın fazla olması ve eriyen kar sularının Berdan veya Knidos Çayı aracılığıyla kentte sel felaketine yol açması, kentte büyük yıkımlara neden olur. Kenette yaşam felç olur. Bu nedenle Bizans İmparatoru Justinianus (İ.S. 525-565), şehrin bir daha sel felaketi ile karşı karşıya kalmasından çok korkar. Bunun önüne geçmek için de kentin yeniden imar edilmesi esnasında çayın yatağını değiştirmeyi çözüm olarak görür. Uğraşlar sonucunda da nehri kentin etrafından geçirmeyi başarır. M.Ö. 6. Yüzyılın ortalarında Kyndos Nehri’nin yatağının değiştirilmesi sonucu sularının büyük kısmı kentin doğusuna doğru akışı gerçekleştirilir. Yeni nehrin yatağı aslında jeolojik olarak kolayca oyulup şekillendirilebildiğinden dolayı Roma Dönemi sonlarına kadar nekropol (mezarlık) olarak kullanılan bir alandır. Justinianus tarafından o güne dek yaşanan su baskınlarından korunabilmek için yatağı değiştirilen nehrin, Roma Dönemi sonlarına dek kullanılmış olan bu nekropol alanında şimdi geniş ve 15 metre yükseklikteki konglomera (doğal beton) kayalıkların terasından aşağıya dökülen su, bir çağlayan ve şelaleye dönüşmüş olur. Günümüzde Tarsus Çayı’nın yeni yatağında Roma döneminden kalma kaya mezarları basamaklı ya da rampalı (dromos) oda mezarlar, oyuldukları konglomera kayaların zayıf oluşuyla güçlü akıntılara karşı koyamayarak yıkılmış veya defineciler tarafından büyük ölçüde tahrip olmuştur. Yine de yaz aylarında, sular çekildiği zaman gidildiğinde Roma kaya mezarlarını görmek mümkündür.
Resim-2
Tarsus Şelalesi özellikle bahar aylarında karların erimesiyle 15 metreden dökülen yüksek debisiyle (138 m3/sn) genişleyen göleti ve çağlayanı, güneşin batışıyla birlikte muhteşem bir görüntü oluşturur. Şelale, sadece tarihiyle değil doğasıyla da insanı şaşırtan Tarsus’un en önemli doğal güzelliğidir. Eski doğallığını yitirse de yemyeşil ağaçlar ve bitkilerle bezeli şelalenin çevresinde restoranlar, çay bahçeleri, izleme noktaları, köprüler ve yürüyüş yolları bulunur. Berdan Nehri çok geniş bir alandan dökülmesi şeklinde olduğu için çok güçlü bir çağlama ve beyaz köpük oluşturur. Yaz aylarına girildikçe azalan su miktarı görüntüsünü biraz zayıflatır ancak en büyük özelliği olan suyunun soğukluğu hiç bir zaman kaybolmaz. Çünkü suyun gerek beslendiği kaynaklar, gerekse Toroslardan çok kısa sürede ovaya ulaşması, fazla yüksekten dökülmemesine rağmen çok hızlı ve güçlü bir debisi olması nehrin yaz aylarında bile sürekli soğuk kalmasını sağlar. Şelalenin Toroslardan gelen soğuk suyunun çağlayarak etrafta dağılan taneciklerinin serinletici etkisi bunaltıcı sıcak yaz aylarında bile çevrede yaşayanların ilgisini çeker.
Resim-3
Abbasiler döneminde Tarsus’u fetheden Araplar Toroslardan gelen Kydnos'un suyunun çok soğuk olması nedeniyle bu akarsuya Arapça’da soğuksu anlamına gelen “El Baradan” demişler ve zamanla bu isim Berdan halini almıştır. Suyu genellikle şifa olarak bilinen Berdan Nehri efsaneye göre uğursuzluk da getirmiştir. Tarihi kaynaklarda, Büyük İskender'in doğu seferi sırasında Gülek Boğazını geçip Çukurova sıcağında serinlemek amacıyla Kydnos'da yüzdükten sonra zatürree olduğunu ve bir daha da iyileşemeyerek kısa bir süre sonra Suriye'de öldüğüne değinilir. Harun Reşit’in oğlu halife El Memun’un da burada boğularak öldüğü veya başka bir rivayete göre şelalenin suyunda şifa bulmak için yıkandıktan sonra zatürre olduğu ve öldüğüdür. Halife Memun’un mezarının Tarsus Ulu Camii’nde bulunduğu bilinmektedir.
Rresim-4
Günümüzde Şelale ve çevresi, Tarsusluların özellikle sıcak yaz günlerinde ilgi gösterdikleri yerlerin başında gelir. Şelale aynı zamanda Tarsus’a gelen turistlerinde gezip görmeleri gereken yerler arasındadır. Tarsus Şelalesi bu yönüyle hayatı entrika ve savaş meydanlarında kan dökmekle geçen Bizans İmparatoru Justinianus’un yapay olarak oluşturduğu belki de en güzel eserdir. Yapay olarak oluşan Tarsus Şelalesi günümüzde tarihi özelliğiyle doğallaşarak doğayla, tarihle ve Tarsus’la bütünleşmiştir.
Resim-5
KAYNAKLAR
1-Tarsus Şelalesi | Kültür Portalı
https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/mersin/gezilecekyer/tarsus-selalesi
https://tr.wikipedia.org › wiki › Tarsus_Şelalesi
3-Tarsus Şelalesi ve Roma Mezarları | Tarsus @yoldaolmak
https://yoldaolmak.com › tarsus-selalesi
4-Gölgede Kalmış Güzelliğiyle Tarsus Şelalesi - onedio.com
5-Tarsus Şelalesi Tarihi. Tarsus Şelalesi Tarihi. tarsuslife.blogspot.co
6-Tarsus Şelalesi Hakkında Bilgi,Özellikleri, Nerede? Harita
http://imturkey.com › tarsus-selalesi
7- Hikmet Öz. Bilinmeyen Tarsus. Tarsus Belediyesi Kent Yayınları. 2. Baskı. Tarsus.2020
Yorum yap