ALSACE ŞARAP ROTASI; BÖLÜM 2
23.02.2019ALSACE ŞARTAP ROTASI; BÖLÜM 2
MONT SAINTE – ODİLE, ITTERSWILLER, DAMBACH, HAUT KOENIGSBOURG
Üçüncü günümüz en yoğun programımızın olduğu gündü. Valizlerimizi aracımıza yükleyip Strasbourg’daki otelimizden ayrılıyoruz. Bugün navigasyonda ilk rotamız Mont Sainte Odile. Bir dağın tepesindeki manastır.. Köy yollarında mısır tarları ve sonrasında bağların arasında küçük sevimli ve çiçeklerle bezenmiş köylerden geçerek yolumuza devam ediyoruz. Bir yol ayrımında sapağı kaçırıyoruz ve yüz metre sonra kendimiz sevimli bir kent kapısında buluyoruz.
( Boersch )
Boersch. Ve programı bir kez daha deliyoruz. Aracımıza köyü baştanbaşa geçtikten sonra – çünkü park yeri bulamıyoruz.- çıkış kapısının dışında park yeri bulabiliyoruz. Rengârenk orta Avrupa mimarisindeki evlerin ortasından yürüyerek köy meydanına iniyoruz.
Köy meydanında yaşlı bir Fransız teyze bize kilisenin bahçesindeki aziz heykeli hakkında Fransızca bir şeyler anlatıyor. Anlamadığımızı görmesine rağmen büyük bir çabayla vücut dilini de kullanarak anlatmaya devam ediyor. Anladığımız kadarıyla bu aziz köyün koruyucu azizi imiş. Köy meydanındaki stanttan Sainte Odile bölgesi ile ilgili broşürler alıyoruz. Bu broşürler gezimizin bu bölümüne yeni bir bakış açısı getirmemize neden oluyor. Sainte Odile aslında sadece dağdaki manastır değilmiş. Sainte Odile; bu azizin koruyuculuğunu yaptığı bölgenin adı. İrili ufaklı 12 köyü içeriyor. Özellikle şarabın ve şarap tadım merkezlerinin en çok bulunduğu yer. Özellikle Ottrott ve Rosheım de çok sayıda olmak üzere hemen hemen her köyde şarap tadım merkezi var. Rosheım’ı geçmiştik ama Ottrott yolumuzun üstündeydi, rotamızı buraya ve buradaki şarap tadım merkezlerine çevirdik.
(Ottrott )
Ottrott dağların eteğindeki düzlüğe geniş bir şekilde yayılarak kurulmuş bir köy. Köyün çevresinde daha çok modern –fakat zevkli- evler köyün merkezine ilerledikçe yöresel mimariye dönüyor. Yine sevimli, rengârenk ve çiçeklerle bezenmiş.
Önce kilisenin hemen altında köyün girişindeki çok sevimli bir binadaki turizm ofisine giriyoruz. Hoş sohbet bir bayandan bayağı detaylı bir bilgi alıyoruz. Köydeki üç tadım merkezinden şu an ikisi açıkmış. Hemen yakınımızdakine giriyoruz. Son derece sevimli bir şarap evinde son derece sevimsiz bir kadınla karşılaşıyoruz. İngilizce bilmiyor ya da konuşmuyor. Altı kişiye üç kadeh çıkardı ve iki cins şarap tadımı yaptırdı. Ama gayet gönülsüzce. Eh biz yine de teşekkür ederek şarap almadan çıktık.
Diğer tadım yeri köyün aşağısında, sevimli bir avludaki maket gibi evin mahzenindeydi. Avluda kimse yoktu, zili çaldık. İki saniye sonra bizim rahmetli Ahmet Mete Işıkara gibi askılı pantolonuyla bir amca geldi ve hoş geldiniz diyerek bir dakika müsaade isteyip eve çıktı. Bir dakika sonra anahtarla inip mahzeni açtı ve üzerine pötikareli örtü serili masanın etrafına bizi davet etti. Hepimize bir kadeh verdi. İki şişe şarap getirdi önce biri hakkında bilgi verdi ve kadehlerimize bölüştürdü. Nasıl degüstrasyon yapacağımızı güzelce tarif edip tatmamızı istedi. İkinci şişeden de tadım yaptıktan sonra üç şişe şarap kucağımızda ayrılıyoruz sevimli ev sahibimizden.
Bir sonraki durağımız Mont Sainte- Odile. Ottrott’tan sonra içine ışığın sızamadığı orman yolunda dağın zirvesine tırmandık. Geniş bir Alsace coğrafyasını kuş bakışı gören etrafı dik kaya yamaçlarla çevrilmiş tepeye kartal yuvası gibi kurulmuş manastır. Manastırın ana binası bugün otel olarak kullanılıyor. Ana binanın yanındaki binada da üç restoran ve sergi salonu bulunuyor. Dik kayalıkların üzerinde manastırı çepeçevre saran yürüyüş yolu ve duvarların çevirdiği bahçede Melekler Şapeli ve Gözyaşı Şapeli bulunuyor. Ottrott’taki şarap tadımı yaptığımız yerdeki sevimli amca; eğer Gözyaşı Şapelinde sessizce dua edersek oradaki ruhaniyeti hissedebileceğimizi söylemişti.
Daha çok öğrenci kantinine benzeyen sel servis restoranda Mezgit tava ve patates kızartmasından oluşan menümüz ( 7 € ) ile öğle yemeğimizi yiyoruz. Bu restoran 12.00 ile 14.00 arası yemek veriyor. Bu saatler dışında içecek ve aperatif atıştırmalıklar bulabilirsiniz.
Uydunun bile Navigasyonu görmediği sık ormandan tekrar ovaya iniyoruz ve Itterswiller’ye doğru direksiyon kırıyoruz.
Itterswiller, genişçe bir sırtın üzerinde iki üç kilometrelik bir yolun iki kenarına sıralanmış rengârenk evlerden, şarap dükkanlarından, şarap tadım merkezlerinden oluşuyor. Yolun sağında üzeri bağlarla dolu yamaçlar aşağılara uzanıyor. Ana cadde belli aralıklarla asmaların oluşturduğu taklarla süslenmiş. Bu yol üzerinde yaklaşık on, on beş tane şarap tadım merkezi var. Biz ikisini denedik.
(Itterswiller)
Şimdiki rotamız 1500 yılından ortaçağdan kalma evleri ile Dambach. Şehrin üç kapısından biri olan kuzey kapısından giriyoruz. Bizim girdiğimiz kapı Neuthor, diğer kapılar Unterthor ve Grendelthor. Aracımızı kapının hemen dışındaki otoparka bırakıp kapıdan yürüyerek geçiyoruz. Köyün nispeten yeni caddesinden ara sokaklara dalıp Sinagog, Ayı Çeşmesi “ Stockbrunne”, Rönesans evi, büyük yola taşan ahşap balkonları ile ortaçağ evlerinin ve de turizm ofisinin olduğu küçük sevimli meydana geliyoruz. Turizm ofisinden hem harita alıyoruz hem de köy hakkında bilgi. Şehri en güzel şehrin girişindeki sağdaki tepede bulunan St. Sebastian Chapel’inden görebileceğimizi öğreniyoruz. Meydandaki kafelerden birinde -İngilizce konuşan nadir Fransızlardan orta yaşlı bir teyzemin işlettiği kafede- hem kahve molası veriyoruz hem sohbet ediyoruz. Kahve sonrası yine ara sokaklardaki ortaçağ evlerinin arasında otoparka ulaşıyoruz. Aracımızı alıp hemen 300 metre yukardaki şapeli ziyaret ediyoruz.
(Haut Koenigsbourg)
Bugünkü programı epey aştık. Selestat’ı ertesi güne aktarıp son ziyaretimizi Haut Koenigsbourg’a planlıyoruz. Saat 17.00 e yaklaştı. Tüm bloglarda yolunun güzelliğini okuduğum şatoya tırmanmaya başlıyoruz. Yaklaşık yarı saatlik sık ve koyu orman tolunda tırmanıp zirveye varıyoruz. Tek tesellimiz gün içinde çok yoğun olan ve zaman zaman iki saatlere varan tırmanışı kısa sürede yapmak ve park yeri bulabilmek oldu. Şato tüm Alsace ovasını panoramik görecek bir şekilde kırmızı tuğladan yapılmış. En son ziyaretçiyi 17.30 da aldıkları ve kapıyı da 18.30 da kapattıkları için şatonun içine giremedik. Dışarıdan fotoğrafladık ve ortaçağ bahçesini gezebildik. Zaten bu destinasyonda amaç hedef değil yoldu ve biz de bunu sıkıntıya düşmeden başarmıştık.
Şimdi istikamet Colmar ve Colmar Ibıs Budget.
*Devam edecek
*Yazı ve fotoğraflar: Mehmet Cengiz TÜMER
Yorum yap