AHLAT SELÇUKLU MEYDAN MEZARLIĞI: ANADOLU’NUN TAPUSU
24.10.2021Henüz Machael – Şavşat gezimizi bitirmemişken, gezimizin son gününde cep telefonuma bir whatsapp mesajı düştü. Gezi yazıları yazdığım Altınrota Gezi Kültür Sanat ve Fotoğraf Dergisi yazarlar gurubumuzda bir gezi duyurusu paylaşılıyordu. Van tarih, sanat tarihi, doğa ve lezzet turu. Tura sevgili dostum fotoğrafçı, sanat tarihçi, sanat kuramcısı ve meslektaşım aynı zamanda Adana Altınoran Sanat ve Düşünce Platformunun kurucusu ve yöneticisi Dr. Haluk Uygur rehberlik yapacaktı.
Van, benim de görmeyi çok istediğim bir coğrafyaydı. Özellikle de Selçuklu Meydan Mezarlığı ve Nemrut Krater Gölleri. Heyecanla programı açıp incelediğimde benim istediğim yerleri de içerdiğini görünce bu gezinin kaçırılmayacağına karar verdim ve gezinin koordinatörü Mehmet Emin Arıcı dostumu arayarak yer olup olmadığını sordum ve yer olduğunu öğrenince vakit kaybetmeden kaydımızı yaptırdım. Detayları nasıl olsa bir şekilde hallederdim.
Ben sizi bugün Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı’na konuk edeceğim. Bir sonraki yazımda da Nemrut Krater Göllerinin doğal güzelliğini paylaşırım. Akdamar Kilisesinin anlatımını da eşsiz anlatımı, tarihi ve sanat tarihi yaklaşımıyla sevgili Haluk Uygur’a bırakıyorum.
Anadolu’ya giriş kapısının en öneli noktası olan doğu-batı sentezinin kavşak noktası konumundaki Ahlat, gerek coğrafi gerek tarihi özellikleriyle ön plana çıkmaktadır. XIII. Yy. “Belh / Afganistan” ve “ Buhara / Özbekistan” ile İslam Dünyasının 3. Büyük ilim, kültür ve sanat merkezlerinden biri olmuş ve “ Kubbet-ül İslam” unvanını alarak önemini daha da arttırmıştır.
Geçmişi Neolitik çağlara uzanan Ahlat, M.Ö: 4000’lerde Hurriler ile başlayıp Osmanlı’lara kadar çeşitli devletlerin idaresinde kalmıştır. Anadolu’nun kapısının Türklere açıldığı tarih olan 1071 öncesinde ve sonrasında doğudan batıya geçişi sağlayan bir üs konumunu korumuştur. XII. Yy başlarından itibaren “ Ahlatşahlar “ adıyla anılan bir Selçuklu kolunun başkenti olmuştur.
Ahlat, sahip olduğu doğal güzelliklerin yanı sıra bünyesinde barındırdığı birçok kümbet, türbe, hamam, zaviye, bezirhane, çeşme, kale, mezarlık, cami, sivil konut, arkeolojik alan, akıt ve mağaralar gibi tarihi kültür miraslarıyla adeta bie açık hava müzesi niteliğindedir. Bu kültür miraslarının en önemlilerinin başında “ Selçuklu Meydan Mezarlığı” gelmektedir.
Selçuklu Meydan Mezarlığı, Ahlat’ta bulunan birçok tarihi mezarlık içerisinde en büyük ve en önemli olanıdır. 210.000 m2’lik bir alana sahip olan mezarlık alanında yaklaşık 9000 mezar taşı bulunmaktadır. Mezarlıkta günümüze kadar yapılmış olan epigrafik çalışmalarda 32 sanatkârın imzası tespit edilmiştir. Meydan Mezarlığı tarihi, Türk - İslam mezarlıkları içerisinde büyüklük açısından ilk sırada yer almaktadır.
Meydan Mezarlığında Şahideli sandukalı, Sandukalı ve Akıt olmak üzere genel olarak üç mezar tipi görülmektedir. Bu mezarlardan Ahlat’ın birçok ilim, din, kültür, sanat, zanaatkar, hukuk adamı ile mutasavvıf ve zahitler yetiştirdiği öğrenilmektedir.
Bu mezarlıklar içinde en önemli bölümü “ Kadılar “ oluşturmaktadır. Mezar taşlarının doğu bölümünde metfunun kimlik bilgisi, bazı örneklerde nereden geldiği ve meslek bilgileri yer almaktadır. Bu bilgilerin yanı sıra Orta Asya Kültüründe görülen “ çift başlı ejder “ motifi, değişik sıra ve örgülerde mukarras süslemeler de yer almaktadır. Batı yüzünde ise mezar taşlarını yapan sanatkârın adı, Kuran-ı Kerim’den ayetler ile palmet, kandil, geometrik motifler, hayat ağacı ve bitkisel süslemeler bulunmaktadır.
Anadolu’nun tapusu olan ve XII. Yy başlarında XVI. Yy.’a kadar tarihlenen Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı, mezar taşları, Orhun Abide’lerinin Anadolu’da yaşatılan temsilciliği niteliğindedir.
Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığından uzun yıllar sonrası bir düşümü gerçekleştirmemin huzuruyla ve beklentilerimin çok ötesinde bir koruma ve düzenlemeyle karşılaşmanın gönül rahatlığıyla ayrılıyorum.
Eylül 2021
Yorum yap