HAYAT KURTARAN MEMELER - KNİDOS’UN ÇIPLAK AFRODİTİ
20.05.2021
HAYAT KURTARAN MEMELER
KNİDOS’UN ÇIPLAK AFRODİTİ
Ege ile Akdeniz’in sularının kucaklaşarak birbirine kavuştuğu Datça yarımadasının ucundaki büyülü kent Knidos, Datça’ya her gidişimde mutlaka uğramaya çalıştığım bir antik kent. Covit-19 pandemisine rağmen Knidos’a bu son gidişimde, kazı çalışmalarının hız kazandığını, kentin tüm görkemiyle ayağa kaldırılmaya çalışıldığını büyük bir mutlulukla ve heyecanla gördüm. Büyük iş makineleriyle liman girişinin büyük taşları iyice belirgin hâle gelmiş, BOLUKRATES ÇEŞMESİ tüm zarafetiyle yerine yerleştirilmiş, 5000 kişilik tiyatrosu iyice ortaya çıkarılmış.
Mutlaka görmelisiniz bu antik kenti. Geziniz bittikten sonra, limana bakan restoranda tüm yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Kalamar ve biranın yanı sıra, badem çiçeklerinin şiirsel aromasıyla zenginleşmiş zeytin yağının şifalı tadını hissedeceğiniz bir salata söylemeyi de unutmayın lütfen. İkinci biranızın rehavetiyle, damağınızdaki bu lezzetler eşliğinde 2500 yıl öncesindeki atalarımızın ruhlarına dost bir selâm göndermeyi de unutmazsınız artık.
Antik Karya bölgesinin önemli şehirlerinden biri olan Knidos, günümüzde Muğla vilayetinin Yazıköy yerleşkesine bağlıdır. Dor Hexapolis Birliği’nin bir üyesi olan kent, eski ismiyle “Sinus Ceramicus”, modern Türkçede ise Gökova Körfezi olarak bildiğimiz coğrafyanın üzerindedir. M. Ö. 4. Yüzyılda Knidos, Triopion Adası’nın (anakaraya bağlı ufak adacık) karşısındaki Tekir Kasabası’nın yerinde kurulmuştu. Vaktiyle ana karaya bir köprü veya bir tür geçit ile bağlı ada (Cape Krio) zamanla ince kumsal bir oluşum ile Datça Yarımadası’nın bir parçası haline gelir. Bu coğrafi yapı nedeniyle güneyde ve kuzeyde iki doğal liman alanı meydana gelmiştir.
KNİDOSUN ÜNLENMESİ
M.Ö. 4. yüzyılın en tanınmış heykeltıraşlarından biri olan Praksiteles'in, yaptığı iki Afrodit heykeli vardır. Çıplak olanı Kos Adası’na, giyinik olanı Knidos krallığına gönderilir. Bir süre sonra Kos’lular, çıplak Afrodit'ten rahatsızlık duyarlar ve kendi topraklarında sergilenmesini istemezler. Bunun üzerine Knidos’lular devreye girer ve iki heykel yer değiştirir. Çıplak Afrodit heykeli o kadar ünlenir ki, onu görmek için insanlar akın akın Knidos'a gelir. Knidos bu heykel sayesinde bölgenin en zengin şehirlerinden biri olur.
AFRODİT HEYKELİNİN YAPILMA ÖYKÜSÜ:
Praksiteles, bir akşam vakti ressam arkadaşı ile sahilde içkisini yudumlarken, tepedeki manastırın rahibelerinin serinlemek için denize girdiklerini görür. Rahibelerin hepsi denize elbiseleriyle girerken, aralarından yalnızca biri çırılçıplak soyunmuştur.
İddiaya göre genç kadının vücudu Praksiteles'i çok etkiler ve bu kadının heykelini yapmak ister. Ertesi gün hemen manastıra gidip baş rahibeden izin ister. Başrahibe, kadının kendisine sorması gerektiğini, kabul ederse heykelini yapabileceğini söyler. Praksiteles, genç rahibeyi çıplak heykeli için poz vermeye ikna eder.
Heykeli yaparken kızın hikâyesini de öğrenir.
GENÇ KIZIN ÖYKÜSÜ
Genç kız, bir adamı öldürmüş, mahkeme de onu ölüme mahkûm etmiştir.
Yargıçlar idam kararını okudukları sırada, genç kızın artık yapacak hiçbir şeyi kalmadığını gören avukatı birden ortaya fırlar, genç kızın yanına gidip, üstündeki elbiseleri yırtıp, kızın çıplak bedenini yargıçlara gösterir.
"Bu memeleri yok etmeye razı olacak mısınız?"
Genç kızın memelerini gören yargıçlar yeniden toplantıya çekilirler ve o güzel memelere kıyamadıkları için idam kararını değiştirip kızı bir manastırda yaşamaya mahkûm ederler.
İşte Praksiteles de bu hayat Kurtaran vücudun heykelini yapmıştır.
M.S. 2.YY’da SAMSAT’LI LUKİANOS İSE AFRODİT HEYKELİNİ ŞÖYLE BETİMLER:
Kutsal bahçenin yanına gelmiştik. Güzel kokular bizi sarhoş etti. Avlu Aphrodit’e yaraşır güzel kokulu ağaçlarla yemyeşildi. Her zaman çiçek açan, yemiş veren mersin ağaçları tanrıçayı kutsuyordu. Defneler, selviler…Bu ağaçlar yaşlanmaz, durmaz, dinlenmez yeni dallar sürerler. Tapınağa girdik; ortada, Afrodit’in çok güzel bir heykeli duruyordu. Dudaklarında biraz çekingen, biraz utangaç bir gülümseme vardı. Güzelliğini, sol elinin hafif bir eğimle kapadığı yer dışında, hiçbir şey örtmemiş. Güzelliğiyle çarpıldık.
KNİDOS ASLANI VE ÇIPLAK AFRODİT HEYKELİ NEREDE?
Datça Yarımadası’nın en uç noktasında Akdeniz ile Ege'nin buluştuğu yerde 2 bin 500 yıl önce en parlak dönemini yaşayan Knidos Krallığı’nın simgelerinden olan Knidos aslanı ve Çıplak Afrodit heykeli yıllar sonra bulundukları topraklardan koparılıp, yurt dışına götürüldü. Osmanlı yönetiminden alınan kazı izni ile 1858 yılında yerinden sökülen Knidos aslanı, halen İngiltere'nin British Museum'un girişinde, tüm ihtişamı ile ziyaretçileri karşılamakta. Çıplak Afrodit heykelinin ise nerede olduğu bilinmiyor. Aslına en yakın kopyası ise bugün hâlen Vatikan Müzesi’nde sergilenmektedir.
EŞSİZ GÜZELLİKTEKİ KOYLAR
Atiye Kırca
23 May 2021Sohbet tadında anlatımınızla bir tarihi yaşıyor, fotoğraflarınızla bu güzelliklere tanık oluyor insan. Sayenizde paylaşımlarınızla ufkumuz açılıyor. Yüreğinize, kaleminize sağlık, saygılar.
Rezan Özger
23 May 2021Nefis bir çalışma sevgili Erol. Çok teşekkürler. Yıllar önce tanışmıştık Necati'nin arkadaşı olarak. Kitaplarını hâlâ sakliyorum. Facebook da da takipçinim. Knidos gubi çalışmalarını da izleyeceğim.
Levent Yıldız
23 May 2021Elinize gözünüze sağlı...