BLAUNDUS ANTİK KENTİ VE CLANDRAS SU KEMERİ
30.01.2020BLAUNDUS ANTİK KENTİ VE CLANDRAS SU KEMERİ
Oldum olası, gezme ve keşfetme amaçlı olan seyahatlerimizde normal rotanın dışına çıkma eğiliminde olmuşumdur hep. Nerede bir sarı levha(şimdilerde kahverengi) görsem, dağların arasından, keşfetmem gereken bir antik kentin bizi çağıran sesini duyar gibi olur ve dalarım toprak yollara. Bu, yoldan sapma eğilimi sayesinde Anadolu’muzun çok farklı coğrafi bölgelerinde birçok ilginç ve görülmesi gereken yeri keşfetme olanağı buldum. Düşünüyorum da, bizlerde tarih bilincini oluşturmaya gayret eden öğretmenlerimizin bu işte payı çok fazla ve ben onları minnetle anıyorum. İzmir’in tarihi semtlerinden İkiçeşmelik'de, Yangın Yokuşu’ndaki evimizden sık sık kaçar ve İzmir’e tamamen hakim olan Pagos(Yunanca Tepe)’taki Kadifekale’ye giderdik. Uçurtmalarımızın gizemli hava sahasıydı orası. Mahallemiz tarihle iç içeydi. Ortaokulumuz İzmir’in görkemli Agorasının tam karşısındaydı ve oyun bahçemiz gibiydi adeta. Arkadaşımın Agora ile komşu olan evine ders çalışmaya gittiğimde evin penceresinden hemen Antik Agoraya geçiverirdik. Ve yine o sıralarda ilk kez Efes Antik Kentine okul gezisiyle gittiğimde ise artık bu tarih virüsünün damarlarımda dolaşmaya başladığını, her ne kadar o yaşta anlamlandıramasam da hissedebiliyordum. Ders olarak tarih değil tabii. İşin fantezi kısmı cazip geliyordu sanırım; o mermerlere dokunmak, zamanın ötesiyle bir iletişim kuracakmış gibi, heykellerin donuk bakışlarına dikkat kesilmek… Taşların üzerine kazılmış yazı veya kabartmaları okşarken parmağımın ucu, onu oyan ustanın nasırlı ellerine değiverecek gibi bir duyguya kapılmak… Sanırım onlarca kez gitmişimdir Efes’e ve her seferinde ilk kez görüyormuşum gibi bir heyecan duymam kaçınılmaz oluyor. Acaba geçen gelişimde atlayıp fark etmediğim bir şeyler kaldı mı duygusu.
Face’de fotoğrafçı arkadaşlardan birinin çektiği fotoğrafları görünce, işte yine keşfetmem gereken bir antik çağ köşesi daha kalmış deyip koyulduk yollara. Bu defa hedef Blaundus Antik Kentiydi.
BLAUNDUS ANTİK KENTİ VE CLANDRAS SU KEMERİ
Uşak iline 40 km mesafede yer alan Ulubey ilçesi Sülümenli köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. 1. Derece sit alanı olarak tescil edilmiştir.
Blaundus; Büyük İskender’in Anadolu Seferleri’nden sonra Makedonya’dan gelenler tarafından kurulduğu, şehir halkının kendilerine Makedonyalı Blaundus adını verdiği söylenmektedir. Büyük İskender’den sonra Bergama Krallığına, ardından da Roma İmparatorluğuna bağlanan kentin Roma döneminde önemi artmıştır. Blaundus antik kenti, üç tarafı oldukça derin ve dik vadilerle çevrili, yarımada benzeri bir yapı üzerinde kurulmuş bulunmaktadır. Yarımada şeklinde bir toprak parçası üzerinde kurulu olması şehrin girişinin sadece kuzeydeki kapı ile yapıldığını göstermektedir. Kentin önemli yapıları arasında kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarları bulunmaktadır.
Kentin, bazı kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Helenistik dönemde inşa edilen kuzey surlarının giriş kapısı kemeri, darphane bölümleri, idari binalar sur duvarlarının bazı bölümleri, İyon tarzındaki mabet kentin ortasında yer alan ve Roma İmparatoru Claudius’un mabedi, yalnızca bir tarafında oturma kademeleri olan stadyum örnek olarak verilebilir. Kentin güney yamacında bulunan tiyatro kalıntıları ile hemen yanı başında bulunan kaya mezarları da görülmeye değer yapılardır. Şehrin simgesi ise çifte attır.
1845 li yıllarda Hamilton bu kentten geldiği bilinen bir yazıtı bulması ile antik kentin adının Blaundus olduğu kesinleşmiştir. Yazıttaki; "Blaundeon Makedonon” ibaresi antik kent hakkında açık ve net bilgiler vermektedir. Büyük İskender’in ölümü ile kent; Deokodoslar olarak da adlandırılan ve imparatorluğu aralarında paylaşma çekişmeleri yaşayan 8 generallerden Antigonos’un payına düşmüştür. Kent; M.Ö. 189 yılında Bergama Krallığı’ndan Roma İmparatorluğu hâkimiyetine geçmiştir. Roma döneminde önemli bir yerleşim alanı olan kent, M.Ö. 5 yüzyılda Uşak İli, Sivaslı İlçesi sınırları içerisinde yer alan ve aynı zamanda piskoposluk merkezi olan Sebaste Piskoposluğuna bağlanmıştır.
CLANDRAS SU KEMERİ
Clandras Köprüsü olarak bilinen yapının aslı su kemeridir. Roma döneminde (M.S. ikinci Y.Y.) yapıldığı tahmin edilen su kemeri yaklaşık 1 Km. ilerideki Antik Pepauza Kentine su taşıyan kanalların başlangıcında yer alır. Kayalara kazılarak oluşturulmuş bulunan su kanalları günümüzde belirgin bir şekilde takip edilebilmektedir. Su Kemerinin önemi Antik Pepauza Kentinden gelmektedir. Bu şehir Hıristiyanlığın kaybolmuş mesleklerinden Montanizm’in başkentidir. M.S. 165-550 yılları arasında yaşayan bu mezhebin mensupları Hz. İsa’nın gökten bu kente ineceğine ve inananların da bu olayı Ömerçalı Dağından izleyeceklerine inanmışlardır.
Banaz Çayı üzerinde yapılan bu köprünün Frigyalılar ya da Lidyalılar döneminde kral yolu üzerinde yapılan bir köprü olduğu da söylenmektedir.
ŞEHRİN GİRİŞ KAPISI
GÜNEY TAPINAK - ROMA İMPARATORU CLADİUS TARAFINDAN M.S.50 CİVARINDAN TANRIÇA DEMETER İÇİN YAPTIRILMIŞ
OYUN MASASI - YEKPARE MERMERDEN YAPILMIŞ BİR CİNS TAVLANIN ATASI SAYILAN OYUN
NEKROPOL - DAĞLARA ÇEPEÇEVRE OYULARAK YAPILMIŞ MEZARLIK ALANI
CLANDRAS KÖPRÜSÜ - ASLINDA BİR SU KEMERİDİR. M.S.2. Y.Y'DA YAPILDIĞI TAHMİN EDİLİYOR
HAYALLERİNİZE SINIR TANIMAYIN SEVGİLİ OKURLAR
Ümit Evran
11 Jun 2020Çok güzel bir yazı olmuş. Çok yararlandım. Kutlarım.
Veyis Polat
6 Feb 2020Elinize, gözünüze, aklınıza sağlık. Atraksiyonları çok güzel olmuş. Teşekkürler. Çok keyifle okudum.
Levent Yıldız
6 Feb 2020Yine Erol Ozdayi imzalı harika bir çalışma, kutlarım.
Meltem Çiftçi
26 Feb 2020Çok güzel bir gezi ve yazı olmuş. Fotoğraflar da keza öyle. Eline sağlık Erol ağbicim.