AMİN MAALOUF’UN ÇUKUROVASI
19.01.2020Amin Maalouf, iki kitabında Çukurova’dan bahseder. Ancak Çukurova, kitaplarında direkt Çukurova diye geçmez. “Doğunun Limanları” kitabında Adana’dan bahsederken, “Yüzüncü Ad-Baldassare’nin Yolculuğu” isimli kitabında Tarsus’tan bahseder. Adana ve Tarsus kitapta kısa bölümler halinde geçse de, Amin Maalouf’un kitaplarında Çukurova’nın iki farklı kentinden bahsetmesi ilginç bir durum olsa gerek. Neden Adana ve Tarsus? sorusu akla gelebilir. Belki bunu yazarın tarihe olan merakı ve hem Doğu hem de Batı kültürü konusunda ki derin bilgisi ve tarihsel analizlerinde aramak gerekir. Zaten ününü romanlarında tarihsel olayları işleyerek kazanmıştır. Bunu romanlarını okuduğunuzda çok fazla hissedersiniz. “Neden Adana ve Tarsus?” sorusuna dönersek; bunun yanıtını aslında bu iki kentin köklü tarihsel ve kültürel geçmişi, birçok uygarlığın, ırkların, dinlerin, mezheplerin, farklı etnisitelerin, devletlerin, ulusların, çok kültürlülük ortamında bir arada yaşaması veriyor. Her iki kentte dünyanın en eski yerleşim bölgesi olup, farklı tarihsel ve kültürel birliktelikleri çok fazladır. Amin Maalouf, muhtemelen bu iki kentin bu özelliklerini bildiği için kitaplarına konu etmiştir. Amin Maalouf’un bir diğer özelliği doğduğu ve yaşadığı yerler olan Mısır ve Lübnan’ın kendisi olmasa da ailesinin yaşadığı dönemde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde olması, annesinin Türk asıllı olması, Ortadoğu ülkelerinden farklı olarak günümüz olmasa da geçmişin laik Türkiye’sine de ayrı bir sempati duymasına yol açıyor olabilir. Romanlarında bir vesile ile Türklerden söz etmeyi seven bir yazar. Nitekim, sadece “Doğunun Limanları” veya “Yüzüncü Ad” değil, “Afrikalı Leo" ve “Semerkant" romanlarında da Türklerden, Türk coğrafyasından ve tarihinden mutlaka söz ediyor.
Resim-1:Doğunun Limanları Resim-2:Yüzüncü Ad
Amin Maalouf’un “Doğunun Limanları” kitabında Adana’da tarihsel açıdan iki olay geçer. Birincisi Türk-Ermeni olaylarının başlamasına gebe olduğu dönemdir. Yazar yine de kitabında Türkler ve Ermeniler arasındaki giderek bozulan ilişkiler yerine dostluğu anlatır. “Bir Türk ile bir Ermeni arasında böyle bir bağın kurulması o tarihte alışıla gelmişliğin dışındaydı. Neredeyse ‘’çağdışı ‘’ diyecektim. Üstelik şüphe nedeniydi. İş ilişkisi, nazik toplumsal ilişkiler, karşılıklı saygı, evet, bazı çevrelerde geçiyordu da, gerçek bir arkadaşlık, derin bir işbirliği, hayır. İki topluluk arasındaki ilişkiler, gözle görülür biçimde bozuluyordu, Adana’da da her yerden fazla.
Ancak evin dışında cereyan edenler, içerde olanları hiç etkilemiyordu. Hatta belki de ters etki yapıyordu: çünkü bir Türk ile bir Ermeni arasındaki dostluk, çok ender bir şey olmuştu ve bu yüzden iki genç için daha büyük değer taşıyordu; pek çok kişi yüksek sesle farklı olduklarını söylerken, onlar tek farkın arkadaşlıkları olduğunu söylüyordu. Biraz çocuksu bir ciddiyetle, hiçbir şekilde ayrılmamaya ant içiyorlardı.”
Resim-3:1900’lü yıllarda Adana
İkincisi ise ülkemizde ilk fotoğraf derneklerinden biri olan Adana Fotoğrafçılık Derneği’nin tarihi ile ilgili olduğunu görürüz; “İmparatorluğun bütün kentlerinde olduğu gibi orası da, serbest düşünce odağı idi. Ancak Adana’daki evimizde komplolar düzenlendiği sanılmamalı. Siyasetin dikkatle dışında kalınıyordu; Grupta çok fazla yabancı, çok fazla azınlık-Ermeni,Rum vardı ve Osmanlı yöneticilerinin eleştirilmeleri onları rahatsız ederdi. Konuşulsa konuşulsa ancak ilerici kadınlardan, zorunlu eğitimden, Rus-Japon savaşından ya da uzaklardaki Meksika, İran, İspanya veya Çin’deki isyanlardan söz edilirdi. Bambaşka şeylere ilgi duyulurdu: Keşifler, yeni teknikler. Fotoğraf şeref köşesindeydi, ve bir gün bir tartışma sırasında bu topluluğa bir isim takmak akıllarına geldi ve tereddütsüz “Adana Fotoğrafçılık Derneği” adını aldı.”
Resim-4:1900’lü yıllarda Adana
Amin Maalouf, Tarsus’un adının geçtiği “Yüzüncü Ad-Baldassare’nin Yolculuğu” adlı kitabında ise 1665 yılında Lübnan’dan yola çıkar. Aslında Cenova'lı olan Baldassare Lübnan'da yaşamaktadır. Yıl 1665’dir ve inanışa göre 1666’da kıyamet kopacaktır. Ve bu kıyameti durdurmanın tek yolu Tanrı'nın ‘Yüzüncü Ad’ını bilmektir ve bu adda bir kitapta yazılıdır. Baldassaere kitabın peşine düşer. Kitabın peşinde İstanbul, İzmir, Cenova, Amsterdam, Londra gibi bir çok şehri dolaşır. 21 Eylül Pazartesi gününün şafağında kervanla Tarsus’a varır. Tarsus’ta bir gece kalır. Kitapta Tarsus’la ilgili sadece Aziz Pavlos’u anlatır. Kervandaki bir yolcu eski bir kuyunun yanında bir kulübe yıkıntısı göstererek Aziz Pavlos’un burada doğduğunu söyler. O kuyu bugün korunan Saint Paul kuyusudur.
Resim-5:1900’lü yıllarda Tarsus
Amin Maalouf, 1949’ da Lübnan’da doğan ve ana dili Arapça olan bir yazardır. Annesi Türk kökenli Mısırlı bir kadın, babası Hristiyan bir Papaz olan gazeteci-yazardır. 1978 yılına kadar Beyrut’ta yaşamış, Beyrut’ta çıkan iç savaş sonrasında 1976 yılında Paris’e yerleşmiştir. Romanlarını Fransızca olarak kaleme alan yazar, kendini hem Lübnanlı, hem Türk hem de Fransız olarak tanımlamakta romanlarını da bu tanıma uygun olarak yazmaktadır. Romanlarında hep çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği Doğu’yu anlatan, yazarın eserlerinde Doğu’nun mistizmini, kültürünü, tarihi ve coğrafyasını da içine alarak Batılılara anlatmak gibi bir derdi vardır. Amin Maalouf’un bunların yanında bir entelektüel olarak her on yılda bir yazdığı denemelerinde Doğu ile Batı veya Müslümanlık ve Hristiyanlık arasındaki kültürel farklılıkları bunların her iki toplumu etkileyen siyasal ve ekonomik değişkenlikleri derin bir aydın bakışıyla anlatır. Bunları anlatırken her iki tarafı da acımasızca eleştirmekten geri durmaz.
Resim-6:Tarsus’ta Saint Paul kuyusu.
Tarihi dönemlerin romanlarını yazmak konusunda ustalaşmış olan Amin Maalouf, romanlarına Adana ve Tarsus’un tarihinden de bir parça koyarak Çukurova’nın bu iki önemli kentini dünya okurları ile buluşturmuştur.
KAYNAKLAR:
1-Amin Maalouf. Doğunun Limanları. Yapı Kredi Yayınları. İstanbul, 2019
2-Amin Maalouf. Yüzüncü Ad-Baldassare’nin Yolculuğu. Yapı Kredi Yayınları. İstanbul, 2019
3-http://www.altinsehiradana.com/Makale/soluk-fotograflarin-anlattigi-adana-oykuleri-i
4-http://www.fotografya.gen.tr/issue-7/afad.html-en eski fotoğraf derneği
5- https://www.google.com.tr/search?q=tarsus+tarihi+foto%C4%9Fraflar
NOT: Eski Adana Fotoğrafları Haluk Uygur koleksiyonundan alınmıştır.
ALİ İHSAN ÖKTEN
Derya Yazar
13 Aug 2020Teşekkürler...
mehmet kobaner
26 Feb 2020Güzel bir yazı olmuş, ellerine sağlık, fotoğrafta görülen kubbeli yapı kilise mi ?