MİAMİ’NİN İKİ YÜZÜ
01.07.2020Miami sözcüğünün yaptığı ilk çağrışım ince kumlu harika plajlar, lüks bir yaşam, her çeşit eğlence, palmiyeler, özgün bir doğadır. Gerçekten de Miami dünyanın en ünlü tatil beldelerinden biri olarak, önemli bir cazibe merkezidir. Burada esas faktörün yılın oniki ayı denize girme imkânı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Miami’de klimalar yılın elli haftasında devamlı serinletme modunda çalışıyor. Klimaların kapatıldığı 10-15 gün buranın kışı (!) sayılıyor. Bu yüzden dünyadaki çok sayıdaki politikacı, sanatçı, sporcu… gibi tanınmış kişinin burada evleri var. Otobüsle tarihi yerleri gezerken, nasıl bizde turist rehberi bu yerler hakkında bilgiler veriyorsa, orada da rehber teknedeki konuklara o milyon dolarlık malikâneler hakkında bilgi veriyor. O sırada fonda da mesela o şarkıcının bir parçası ya da o filmden bir parça seslendiriliyor.
Miami'nin panoramik görünümü
İlk kez gittiğimde, demografik yapı beni çok şaşırtmıştı. Burada nüfusun yüzde yetmiş kadarı “Hispanik” denilen Latin Amerikalılar. Bunlar en çok tam Miami’nin karşısındaki Küba’dan, Karayiplerden ve Venezuela, Kolombiya gibi Güney Amerika ülkelerinden gelenler. Bunların tamamı İspanyolca konuşuyor. Yani Miami’de İngilizce konuşanlar azanlıkta. İlk zamanlar Amerika’da doğup, büyüyüp, cebinde Amerikan pasaportu taşıyan ama İngilizce bilmeyen insanlar uyduğunu duyduğumda çok şaşırmıştım.
Şehir merkezinden bir görünüm Miami plajlarından bir görünüm
Aman dikkat! Timsaha yem olmayalım
Miami’nin coğrafyası da çok ilginç. Karaya paralel, ip gibi upuzun adalar, bu adalarla kara arasında köprüler yine sayısız kibrit çöpü gibi yan yana adacıklar, aralarında sayısız körfezleri ile Miami gerçekten çok ilginç bir kent. Bir de irili ufaklı sayısız gölleri, göletleri var. 50-60 sene öncesine kadar bataklık olan yerler kurutularak, yaşanır hale getirilmiş. Çok sayıdaki bu göllerin bir kısmı bu şekilde ortaya çıkmış. Bu yüzden etrafta zaman zaman “Aman bir timsaha aperitif olmayın (!)” levhaları görüyorsunuz.
Ateş ağacı Palmiyeler
O sayısız küçük körfezler, ada ve adacıklarda son derece lüks evler var. Bizdeki evlerin önündeki arabalar gibi, orada da her evin önünde bir tekne bağlı. Yine bizdeki çok katlı otoparklar gibi, orada da çok katlı tekne parkları var. Bazı adacıklara sadece oranın sakinleri girebiliyor. Buralar şehrin keşmekeşinden ve gürültüsünden uzak yerler. Miami’nin devamlı güneşli havası, hiç eksik olmayan yağmurları ve sıcak iklimi bu evlerin her birini botanik bahçesine çevirmiş. Burada sizi göklere uzanan çeşitli palmiyeler, her biri kocaman yapraklı, rengârenk çeşitli bitkileri ile tropik bir güzellik selamlıyor. Buralarda Aston Matin, Bentley, Bugatti, Ferrari, Lamborghini, Rolls-Royce gibi markalara rastlamak sıradan bir şey sayılıyor.
Okurların çoğunun zaten bildiği, belki bir kısmını ilk kez okuduğu bu bilgiler yanında, Miami’nin bir de pek bilinmeyen öteki yüzü vardır ya da gelin biz ona “Öteki Miami”diyelim.. Oğlum yirmi yıldır Miami’de yaşadığı için, bu süreçte bu güzel şehri sıklıkla ziyaret etme fırsatı, bu bağlamda kenti farklı yönleriyle gözlemleme olanağı buldum. Bu anlamda öteki Miami çok ilgimi çekti. Miami’nin parıltılı yanı, çılgın geceleri, ünlü plajları yanında bir de yoksul mahalleleri var. Buralarda –gecekondu demeyelim ama- 50-60 metrekarelik basit, tek katlı evlerde yaşayan bir kesim var. Tabii ki bunların çoğu Hispanik ya da zenci. Bir de kazancıyla kira ödeyemeyen bir başka kesim var ki, bunlar da küçük karavanlara benzer araçlarda yaşıyorlar. Miami’nin iklimi bu tür yaşam koşulları için oldukça uygun.
Sokakta evsiz bir çift Güneş altında uyuklayan bir evsiz kadın
Bu yüzden Miami’de “homeless” denilen evsizler oldukça fazla. Amerika’da yarım milyonun üzerinde evsiz olduğu biliniyor, Miami’nin ılıman iklimi bu kişiler için bir cazibe merkezi oluşturuyor. Evsiz yaşam tarzının temel sebebi elbette yoksulluk ve işsizlik. Ama evsizler dilenci değiller, onlar için sadece “gariban” demek de durumu tam açıklamıyor. Çünkü içlerinde her kesimden insan var ve onlar için bu bir yaşam tarzı. Toplumla uzlaşamayan, ailevi sorun yaşayan insanların da bir tercihi olabiliyor.
Sokakta sızmış bir evsiz adam Sokakta sızmış bir evsiz kadın
Bunlar arasında Amerikan veteranlarından (savaş gazileri) özellikle söz etmek gerek. Dünyada 800 savaş üssü olan Amerika’nın Vietnam, Afganistan, Irak gibi ülkelerde savaşan askerleri ülkeye dönüşlerinde çok ciddi uyum sorunları yaşamaktadırlar ve bunların arasında intihar oranları çok yüksektir. İşte sokakta gördüğümüz evsizlerin önemli bir kısmı da bu eski askerlerden oluşmaktadır. Bazıları için geçici bir konum olan bu durum, kimileri için bir yaşam tarzı. Hatta kimileri gayet organize olmuşlar, o kadar ki gazete bile çıkartıyorlar. Bizde kırmızı ışıktaki kağıt mendil satıcıları gibi, onlar da trafik ışıklarında gazetelerini satıyorlar.
Evsiz bir savaş gazisi
İnsan hayatının tamamen sokakta sürdürülmesi oldukça meşakkatli olsa gerek. Amerika’da bir sosyal devlet anlayışı olmadığı düşünülürse, bu yaşam tarzının ne kadar zor olduğu daha net anlaşılır. Mamafih yine de günde üç kez bedava yemek dağıtan bazı yardım kuruluşları olduğunu belirtebiliriz ki, bu yüzden söz konusu evsizler de çoğunlukla buralara yakın konuşlanmaktalar. Yine az sayıda kişiye bedava barınma olanağı sağlayan bazı kuruluşlarda da banyo olanağı bulabilmektedirler.
Şehir merkezinde dolaşırken, boylu boyunca uzanmış, çektiği esrarın tesiriyle derin bir uykuya dalmış, yanında top patlasa duymayacak olanların yanında, yaşama direncini henüz kaybetmemiş, ellerinde "İşimi ve evimi kaybettim", "Evsiz, çocuklu ve hamile", "ABD gazisi. Savaşta çarpıştı, şimdi evsiz kaldı. Hükümet nerede?" gibi çarpıcı pankartlar taşıyanlara da her an rastlayabilirsiniz. .
İşte size Miami’nin iki yüzü!
Yorum yap