BÜYÜKLERİN DİSNAYLAND’I: LAS VEGAS
04.02.2022Las Vegas, Nevada eyaletinde kumarın, eğlencenin ve şatafatın başkenti diye ün yapmış bir şehirdir. 1900’lere kadar mafia ve çetelerin kontrolünde olan şehir, 1931 yılında kumarın legalize olmasıyla, eski bir gangster olan Bugsy Siegel burayı bir kumarhane merkezi şeklinde tasarlaması sonucu bir kumar merkezine dönüştü. Bu adım kumarı, günümüze kadar katlanarak adeta bir sanayi haline getirdi. Nevada eyaleti günümüzde, Birleşik Devletler’de, kumarın ve fuhuşun serbest olduğu tek eyalettir.
Las Vegas’ın prestij caddesi olan “Strip’in”, dünyanın oda sayısı bakımından en büyük ilk 25 otelinden 15 tanesine ev sahipliği yaptığını söylersem, belki durumu daha iyi anlatmış olurum. Bu oteller aynı zamanda bir kumar, eğlence ve alış veriş merkezi olarak tasarlanmış. Bütün oteller ve onların diğer mekanları hep ışıl ışıl, şıkır şıkır. Üç bin küsur yataklı Bellagio Hoteli önünde yapılan fiskiye şovlar doyumsuz bir görsellik sergiliyor. Bu şovlarda şekilden şekile giren, kıvırıla kıvrıla otelin çatısına kadar yükselen sular, geceleri bir başka güzelliğe dönüşüyor.
Sokaklarda renkli, ışıklı çok farklı avukat reklamları vardı. Sistem avukatlar için bir market yaratmış. Bazılarında “Hemen kredi, peşin para” gibi sloganlar vardı. Hedef kitleleri elbette kumarda bütün parasını batıranlar! Tabii ki yüksek faizle ve arabalarını ya da evlerini ipotek ederek. Bir de “Otel yaralanmaları” diye reklamlar vardı. Bu avukatlar da otelde mesela ayağı kayıp düşen müşterilere, yerler kuruydu, yeterince kurulanmamıştı gibi gerekçeler yaratarak otelleri kurban seçen avukatlarmış. Bu ilanlar bana bir defasında New York’taki doktor arkadaşlarımın anlattığı bir olayı hatırlattı. New York’ta doktorlarla uğraşmayı kendine uzmanlık alanı olarak seçmiş bir doktor hanım hamile kalınca koca şehirde kendini doğurtacak bir doktor bulamamış ve New Yok dışında doğum yapmak zorunda kalmış.
Las Vegas’ta oteller kibrit kutusu gibi beton yığınları görünümünde değil. Her biri ayrı bir konsept oluşturmuş. Mesela Venetia oteli adeta yeni bir Venedik yaratmış! Venedik’i hatırlatan kanallar, köprüler ve o sularda dolanan gondolları ile kendinizi Venedik’te sanıyorsunuz. Luxor Hotel’de antik Mısır’ı hatırlatan piramit, obeliks, Ramses heykeli ve sfenks ile Mısır’a ışınlanıyorsunuz.
Biraz ileride Eifel kulesi ve Arc de Triomphe (zafer anıtı) sizi Paris’e götürüyor. Biraz daha yürürseniz New York New York Hoteli sizi New York’a, Manhattan’ın önüne götürüyor ve orada sizi kocaman bir Özgürlük Heykeli bekliyor. Tarihe meraklıysanız Roma mimarisini anımsatan Caesar Hotel tam sizlik! Mitolojiden kopup gelen kanatlı aslan heykelleri, Julius Caesar heykeli, mozaik panolar, Roma dönemi heykelleri, tapınaklar, Korinth başlıklı sütunlar, Roma’daki aşk çeşmesi, Coloseum, havuzlar…vs sizi karşılayacak.
Otellerin gece manzarası bir başka etkileyici. Şöyle ki; otellerin ve bazı geniş yüzeyli binaların cepheleri geceleri adeta bir video ekranına dönüşüyor. Bu ekranlarda rengarenk, yanan sönen ışıklar, reklamlar, akan videolar geceleri de rengarenk hale getiriyorlar.
Strip gerçekten büyüklerin Disneyland’ı! Burada her çeşit insana rastlamak mümkün. Rio’daki sambacıları aratmayan aşırı dekolteli, uzun tüylü, rengarenk giysilerle, vücudunun pek az bölümünü kapatmak gereğini duymuş güzel kızlar ortalıklarda seyran ediyorlardı. Ben hemen deklanşöre basmaya kalkınca kaçışıyorlardı hatta bir tanesinden fena şekilde zılgıt yedim! Meğer onlar bu işi profesyonelce yapıyorlar, hünerlerini para karşılığı sergiliyorlarmış. Kimileri de, bizdeki dansözler misali, beylerin dolarları bikinisinin üst parçasına sokuşturmalarına izin veriyorlardı. Bu çılgın caddede dev Mickey Mouse kıyafetiyle dolaşan mı istersiniz, şarkı söyleyen çakma Elvisler mi istersiniz, Trump kıyafeti ile imza dağıtan mı arasınız, Badman mi… ne ararsanız var.
Şehirde 144 tane casino diye adlandırılan kumarhane varmış, casinolar otellerde diğer bölümlerden izole edilmiş değil, tam tersi içlerinde Starbucks da var, Amerikan bar da var, restoran da var, aynı anda Amerikan futbolu izlenen çok geniş oturma alanları da var. Bu bölümlerin arasında hiçbir bariyer yok. Bu casinolar adeta bayram yeri gibi. İçeride her türlü insana rastlamak mümkün. Kimileri ailecek çoluk çocuk gelmişler, kimileri köpeği ile, kimileri de bebek puseti ile. Yine tekerlekli sandalyesi ile gelenler, bastonuna dayanarak zorlukla yürüyen yaşlılar, tipik ev hanımı görünümlü kadınlar, yeni yetme kızlar… ve daha neler. Bu insanların yüzlerindeki ifadeler bir kumarbazın geriliminden çok, eğlenmeye gelmiş insanların keyifli hali. Zaten 25 centle oynanan makinalar öyle ayarlanmış ki, birkaç kez kaybederseniz, gelecek sefer kazanıyorsunuz. Böylece söz gelimi 25 dolarla başlarsanız o para bir saatte tükenmiyor. O 25 centi arttırırsanız haliyle durum değişiyor. Casinoda poker, rulet, Black Jack, baccarat ve adını bilmediğim çok sayıda oyun olanağı var yani meraklısına.
Zafer Anıtı
Aman dikkat, yakaladıklarını zincirliyorlar!
Aynı caddeden bir başka görünüm
Yine aynı caddeden bir başka insan manzarası
Trump’la tanışmak ister miydiniz?
Mickey Mouse da burada
Yorum yap