DÜNYA'NIN AKCİĞERİNE YOLCULUK: AMAZON TURU
16.11.2021Manaus’a Rio De Janeiro’dan TAM Airlines ile uçtuk (Brezilya’nın Pegasus’u!). Tamı tamına 4 saat 15 dakika süren uçuş sonunda güzel bir havada Manaus’a yerel saatle 14.30 da indik. Şehir merkezine 14 km uzaklıktaki havaalanının ismine ihtilalci-politikacı-General “Eduardo Gomes” adı uygun görülmüş!
Çok geniş bir ülke olan Brezilya’da mesafeler de büyük yani ulaşım büyük ölçüde uçakla. Özellikle yağmur ormanlarının merkezinde bulunan Manaus’a ancak uçak veya tekne ile gidiliyormuş!
Otel sahibi bize alandan almayı önermişti ancak 2 $’a otobüs varken bunun için 20$ ödemeyelim dedik ve önceden belirlediğim plan çerçevesinde 306 no’lu otobüse bindik. Google maps’den aldığımız adrese ulaştığımızda şaşırdık zira burası basbayağı bir küçük sanayi sitesiydi. Bir tamirciye İngilizce veya Fransızca bilip bilmediğini sorduğumda tuhaf tuhaf baktı. İmdadımıza eşimin kadın kadına işaret diliyle iletişim kurabildiği dükkân sahibinin eşi yetişti. Bu arada bana çok güvenen ve benimle dünyaları keşfeden eşimin ilk kez hayli heyecan yaptığını, endişelenme falan dediysem de pek yararı olmadığını belirteyim. Sanki elimizdeki adres burası ama otel burada değil dediğini anladım/düşündüm! Neyse ki zar zor meramımızı anlattık ve sağ olsunlar otel sahibini buldular, telefon edip durumumuzu anlattılar. Sonradan çok misafirperver olduğunu gördüğümüz otel sahibi epey sonra gelip bizi aldı. Otel (Chez Les Rois Bed and Breakfast, Travessa dos Cristais, 01, Manaus) sahibi ve eşi son derece cana yakın. “Yoruldunuz, dışarı çıkmayın akşam için Amazon balığı hazırlatayım” dedi, memnuniyetle kabul ettik. Harikaydı!
Manaus sadece orman ve nehir turizminden geçinen bir kent değil, turistik olarak gezecek çok şeyi olmasa da 2 milyonu aşan nüfusu, büyük limanı, rafinerisi, sanayisi ve şüphesiz Amazon ve yağmur ormanları gezilerinin başlangıç noktası olarak sevimli bir yer. Kuzeybatı Brezilya’da Manaus Amazonas Eyaletinin başkenti ve Kuzey Brezilya’nın en önemli merkezlerinden birisi. Atlantik Okyanusundan 1450 km içeride bulunan Manaus 1669 yılında kurulmuş, günümüzde 1.8 milyon nüfusa sahip. Brezilya’nın en kalabalık 7. Dünyanın ise en kalabalık 131. Şehri. Adı Rio Negro vadisine hâkim bir tepe üzerinde bulunan yerli manaus kabilesinden gelmekteymiş! Manaus, 19. yüzyılda bölgede keşfedilen ve hızla gelişen kauçuk endüstrisinin yarattığı bir kent. 1896’da şehrin en işlek caddeleri kauçuk baronları tarafından lüks ve zenginliği ifade eden yapılarla donatılmış. Günümüzde Sömürge dönemi yapılardan Amazonas Opera Binası ve Rio Negro Sarayı dikkat çekmektedir.
Manaus bölgesi Amazon ormanlarına gezilerin başlangıç noktası sayılmakta, Amazon yağmur ormanları için adeta bir ağ geçidi olarak hizmet vermekte, Rio Negro ve Solimoes nehirleri burada birleşerek ya da kavuşarak Amazon nehrini oluşturmaktadır. Solimoes nehrinin suyu berrak beyazımsı, Rio Negro nehrininki ise kahverengi-siyahımsıdır ve kara ırmak olarak da isimlendirilir. Solimoes suyu soğuk, Negro’nunki ise kısmen daha sıcaktır.
Dünyadaki en büyük ve en güçlü yağmur ormanları, Amazon ormanları, dünyanın en uzun ve en büyük nehri ile iç içedir. Onun muhteşemliği ve karmaşık biyolojik çeşitliliği, dünya iklimine etkisi çok değerlidir. Dünyanın en büyük tropik ormanı olan Amazon yağmur ormanları ile Amazon nehri havzasından oluşan kapalı bir bölgedir. Amazon bölgesi: 9 ülkeyi kapsayan 7.5 milyon km2 lik bir alana yayılmıştır ve Brezilya’nın % 66’lık kısmını oluşturmaktadır.
Amazon nehrinde tekne gezintisi: Gezimizin en önemli yanı. Bunun için turizm acenteleri 1 gün veya 3 gün süren paket programlar sunuyorlar. Tekne gezisi daha çok Solimoes Nehri üzerinde yapılıyor. Bu gezimizde hem “suların buluşmasını” izlemek hem de Amazon ormanının içerisine girebilmek, doğal yaşamla bir nebze de olsa buluşmak istedik. Bu maceralı yolculuk 2005 yılında yaşanan bir kazadan bu yana büyükçe tekneler veya yolcu gemileriyle yapılıyormuş. 3 gün süren gezideki büyük yolcu gemileri 75 kabinli ve 150 yolcu kapasiteli, oldukça geniş kabinleri (23 m2) ile rahat sayılabilir. Balkon ve split klimaları bulunuyor. Açık büfe olarak sunulan yemeklerde, genellikle Amazon meyve suları ve yerel balıklar sunuluyor. Ormanın farklı kısımlarını keşfetmek için, belirli zamanlarda yolcular küçük teknelerle gezdiriliyorlar. Bu gezintilerde değişik tur programları seçilebiliyor: ormanda macera yürüyüşü-trekking, tekne gezintisi (bu gezinti sırasında ayrıca piranha balık tutma, timsah görme gibi), nehirde nilüferlerle donatılmış olan bir gölün ziyareti gibi etkinlikler bulunuyor.
Sabah kahvaltımızın ardından tur şirketinin arabası bizi nehir turunun başlayacağı limana götürdü. Nehir sakin gözüküyordu ama rehberimiz Ali, çılgın akıntılar olduğu söyleyerek bizleri heyecanlandırdı. Dünyanın en büyük tatlı su kaynağı, tek başına canlı çeşitliliğinin yüzde 10’unun ev sahibi, ciğerlerimiz, rengimiz, sesimiz, hayatın kaynağı ve yeryüzü cenneti ‘Amazon Ormanları’na girmenin heyecanı ve mutluluğu bizi âdeta uçurmuştu... Bu gezide dev bir nehirde seyirle, ormanda yürüyüşle bir hayalin içine girdik sanki. 40-45 metrelik dimdik dev ağaçlar (ceiba), zehirli bitkiler, hiç ölmeyecekmiş gibi müthiş bir örgütlülük içinde yaprak taşıyan karıncalar, termit yuvaları, dev zehirli karıncalar, sincap maymunları, papağanlar, piranalar ve daha niceleri... Gördüğümüz şeylerin bizde yarattığı duygular kesinlikle herkesin hayatında bir ilk oldu. Manaus’tan uzaklaştıkça ilginç nehir manzaralarıyla karşılaşıyoruz. Müthiş bir doğa olayı olan “Suların buluşmasını” izledikten sonra tekneden indik ve garip yapılı küçük, sivri kanolarla Amazon ormanlarının içine dalış yaptık.
Oda ne? Başıboş ot grupları yer değiştirip insanın yön duygusunu karıştırıyor. Kaç kere otlara saplandık. Her seferinde kaptan Portekizce mi yerel dil mi anlayamıyoruz; ancak hareketinden “sallayın kanoyu” diyor. Biz Karayip Korsanları misali sağa sola adeta bot dansı yapıyoruz. Hatta zaman zaman kürekle ağaçlara tutunarak kanoyu sazlardan kurtarmaya çalışıyoruz. Dar derelerde yemyeşil bir ortamda ilerliyoruz yavaş yavaş. Kimsecikler yok sadece biz ve bakir doğa. İnanılmaz derecede dinlendirici bir ortam... Acayip bir yarasa türü görüyoruz, farklı baykuşlar, adını bilmediğimiz kuşlar... Öylesine güçlü bir çeşitlilik ki, zaten ne gördüysek hepsi ilk! En çok zevk aldığım şeylerden birisi sel basmış ormanda ağaçların arasında patika tahta yollarda yürümekti. İnanılmaz bir sükûnet, ne motor sesi, ne de çağdaş dünyanın gürültüsünden eser yok! Sadece kürek sesi, tuhaf tuhaf kuş sesleri, adeta hormonlu ağustos böcekleri! Ağaçların arasından süzülen güneş (güneş çıktı mı affetmiyor, cız bız yapıyor!) veya yer yer yağmur. Sanki sanal ortamdayız ya da film seti gibi.
“Doğa fotoğrafçılığı” diye bir mesleğin varlık nedenini bu gezide anladım. Gördüğüm türlü hayvanları doğal ortamından çıkarılıp erişme imkânı sağlanmadığı veya elime verilmediği sürece fotoğraflayamadım! Ne önümden suya bata çıka giden pembe veya gri yunusları yakalayabildim ne de melek balık “angel fish” denen suyun yüzeyinde zıplayan balıkları. Birazcık suya dalıp çıkan balıkçılları ve suyun kenarında dinlenen timsahları resimlemeyi becerebildim. Endişem, fotoğraf çekeyim derken bakmayı ve tadını çıkarmayı unutuyor olmaktı elbette. Bu nedenle boş verdim makineyi ve daldım vahşi doğayı seyre, canlılar burada ağaç dalında bir yaratık şeklindeler ve adeta hepsi birer gizlenme ustası. Ancak rehber “bakın hemen şurada ne var” dediğinde fark edebiliyordum kimi canlıları.
Evet, “Amazonlar”, insanlar tarafından genellikle boş ve çok geniş orman ve engin nehir gibi algılanıyor. Oysa Amazon; sayısız kolları ve gölleriyle milyonlarca insana, hayvana, bitkiye ev sahipliği yapmakta, bazı kesimlerde ilkel kabileler küçük toplumlar halinde yaşamlarını sürdürmekte. Görüntü sefillik ve yoksulluğun en üst düzeyde olduğu izlenimi vermekteyse de devletin bu köylülere eğitim vb. çeşitli hizmetler götürdüğünü de duyuyoruz rehberden.
MANAUS MERKEZ; GEZİLECEK YERLER:
Amazon Tiyatrosu (Teatro Amazonas): Sao Paulo Sebastiao meydanında bulunan bu görkemli tiyatro binası kauçuk zengini Avrupalı şirketler tarafından tiyatro oyunları ve operaların sunumu için 1896 yılında yapılmış. Pembe boyalı Neoklasik cephesi ve Brezilya bayrağının renklerini sembolize eden 36.000 parça seramikle yapılan kubbesi görülmeye değer. 700 kişi seyirci kapasiteli binanın içi Portekiz, merdiveni İtalyan mermerleriyle döşenmiş, lobi ve avizeler İngiltere’den getirilmiş. Ayrıca içinde çok miktarda Venedik maskesi dekorasyon kullanılmış. Tavandaki tablolar İtalyan sanatçı Domenico de Angelis tarafından yapılmış. Tiyatronun hemen önündeki kaldırımda: “Rio ve Solimoes” nehirlerinin sularının buluşmasını temsil eden dünya çapında ün kazanmış dalgalı tasarım harika, mutlaka görülmeli. Birde eski operalarda kullanılan kostümler sergisi var.
Belediye ya da Vilayet Sarayı (Centro Cultural Palacete Provincial), olarak da bilinen bu yapı şehrin Heliodoruz Balbi meydanındadır. İsminin “İl Sarayı” olmasının nedeni Amazonas Eyaletinin hükümet ve devlet başkanlarının ikametgâhı olarak görev yapmış olmasından kaynaklanmaktadır. Buradaki ilk bina Portekizli tüccar Alexandre Paulo Brito Amorim’in ailesi için konut olarak yapılmış. 1851 yılında Manaus’a gelen Alexander hızla şehrin en önemli tüccarlarından biri olmuş. 1881 yılında ölümünden hemen önce merkezi İngiltere Liverpool’da olan Portekiz’in üst Amazon River Company şirketini kurmuş. 1867 yılında bina il başkanı Jose Bernardo Michellis tarafından satın alınarak oanarılmış ve ilaveler yapılmış. 1874 yılından itibaren değişik kamu kurumlarına (İl Meclisi, Bayındırlık, Halk Kütüphanesi, İl Lisesi gibi) ev sahipliği yapmış. 1892 yılından sonra ise Askeri Polis kışlası olarak hizmet vermiş ve nihayet 2007-2009 yılları arasında restore edilerek il kültür sarayı Devlet Sekreterliği sorumluluğunda “Nümismatik Müzes” olarak düzenlenmiştir. Müzede Bernardo Ramos’un koleksiyonu bulunur. Bu koleksiyonda antik Yunan’dan, İmparatorluk ve Cumhuriyet dönemine kadar sikke, banknot, madalya ve süsleme objeleri bulunmaktadır. Özellikle Brezilya sikke koleksiyonu önemlidir. Ayrıca bina içindeki Amazon Görüntü Müzesi bölümünde film, fotoğraf, müzik, televizyon, radyo, dergi ve diğer objeler sergilenmektedir. Yapının Penacoteca adlı bölümünde ise 300 den fazla bölgesel sanatçıların yüzyıllarca yaptıkları yaklaşık 1000 kadar sanat eseri bulunmaktadır.
Manaus Katedrali: Constantino Nery caddesinde bulunan Katedralin yerinde 1695 yılında mütevazı bir kilise yapılmış, bu bina 1850 yılında yanarak yok olmuş, günümüzdeki bina ise Portekiz ve Avrupa’dan ithal edilen malzemelerle yapılmış. Yapıda Lizbon’dan getirilen taş kullanılmış. Katedral 1876 yılında açılmış. Katedralin ana girişinde kuruluşunda piskoposu olan Don Lorenzo Costa Aguiar’ın mezarı, var. Kilise 1927 yılında Brezilya imparatorluk ailesi üyeleri tarafından ziyaret edilmiş. 1980 yılında Papa John Paul II Manaus şehrini ziyaret ettiğinde, burayı kutsamıştır. Onun şehirdeki açık hava ayininde kullandığı sandalye, bugün kilise müzesinde saklanmaktadır.
Adalet Sarayı “Palácio da Justiça” 1900 yılında yapılan ve 2006 yılına kadar şehirdeki yargı kurumları tarafından kullanılan bina günümüzde bir kültür merkezidir. Yapının içindeki orijinal ve Rönesans tarzı mobilyalar ilgi çekmektedir.
Belediye Çarşısı “Mercado Municipal” Rio nehri üzerinde, 1883 yılında kauçuk endüstrisinin en yoğun olduğu dönemde yapılmıştır. Yapı yeni sanat (art nouveau) tarzındadır ve vitraylarla süslenmiştir. Görüntü olarak Paris’in Haller “Les Halles” pazarına benzemektedir. Günümüzde de burası yöresel ürünler pazarıdır.
INPA-Amazon Doğa Bilimleri Müzesi “Museu de Ciências Naturais da Amazônia”:Petropolis-Otavio R.Cabral’da Amazon ormanının içinde bulunan müze özellikle çocukların ilgisini çekmektedir. Çünkü burada kelebekler, böcekler, örümcekler ve bölgede nadir bulunan bazı balık ve hayvan türlerinin mumyalanmış veya doldurulmuş örneklerine ait büyük bir koleksiyon bulunmaktadır. Ayrıca 30 metre boyunda ve tahminen 600 yıllık Tanimbuca ağacı ilgi çekmektedir.
Cigs Zoo: George-Estrada da Ponta Negra’da büyükçe bir yeşil alan üzerinde bulunan bu hayvanat bahçesinde maymunlar, yılanlar, timsahlar, domuzlar ve Amazon bölgesine ait diğer nadir kuşlar bulunmaktadır. Burası eskiden Brezilya ordusuna ait bir alanmış.
Museu Indiano: Portekizlilerden önce yörenin yerleşik halkının, yerlilerin etnografik müzesi olarak 1952 yılında açılmış. Salesian rahibeler tarafından işletilen 6 odada yaklaşık 3000 obje bulunuyor. Bunlar Yerli Halkın alışkanlıkları, örf, adet ve gelenekleri de dahil olmak üzere birçok Amazon Kızılderili kabilenin tarihine ışık tutmaktaymış. Burada Negro nehrinin üst bölümünde olan Tukanos, Dessanas, Tarianos ve Baniwas gibi yerli halkların yaşam ve kültür özellikleri sunulmaktadır.
Palacio Rio Negro: Binanın tasarımı muhteşem ve nefes kesicidir. Başlangıçta Almanya’nın ünlü lastik/kauçuk baronu Alman Waldemer Schoz için bir ev olarak inşa edilmiştir. 1903 yılında yapılan bina parlak mermer ve koyu ahşap iç bölümleriyle ilgi çekmektedir. 1980 yılında restore edilen saray-ev sonbahar ve kış aylarında gezilebilir çünkü günümüzde ilkbahar ve yaz aylarında devlet başkanları ve devlet misafirlerine tahsis edilmektedir. Sarayın içindeki gezide 1800’lere kadar uzanan bir yolculuk yapılabilmektedir. Örneğin sikke meraklıları için, güney yarımkürenin en kapsamlı ve ilginç sikke koleksiyonu burada bulunmakta ve sergilenmektedir. Öte yandan sanat eleştirmenleri ve sanatçılar için bina otantik Brezilya sanatının muhteşem bir galerisi olarak kabul edilmektedir.
Kauçuk Müzesi (Museu Seringal Paradise Villa do Paraiso): Burası 19. yüzyılın sonundan itibaren 1920’lere kadar süren Amazon kauçuk endüstrisinin bir üretim yerini yeniden oluşturmak için yapılmış ve 2002 yılında çekilen ve Leonel Vieira tarafından yönetilen “Orman” isimli film ile turistik ün yapmıştır. Garape Sao Paulo Joao bölgesinde bulunan müzeye Manaus şehir merkezinden tekneyle 20 dakikalık bir yolculukla ulaşılmaktadır. Burada kauçuk üreticilerinin ve özellikle çalışanların geçmişte karşılaştıkları güçlükler hikâye edilmiştir. Sömürge düzeninin yorucu iş yükü, yetersiz ücret, zehirli yılanlar, jaguar ve yerli kabilelerin saldırı riskleri altında Avrupa’ya kauçuk üretmenin hikâyesi. Müze turunda bir kauçuk baronunun evinin kopyası, kauçuk üretimi gösterisi, sazdan kulübede 80 kilo ağırlığındaki bir top ve diğer malzemeler görülmektedir.
Suların Buluşması (The Meeting of the Waters) Tekne turu: Manaus’a gelen neredeyse herkes, 'suların buluşmasını', ya da daha ziyade Rio Negro ve Solimões nehirlerin birleştiği yeri görmek ister. Manaus yakınlarında buluşan siyah Rio Negro Nehri ile çamur renkli Solimões’un suları birbirine karışmıyor. İki nehir kilometreler boyunca yan yana akıyor ve bölge ‘suların buluştuğu yer’ olarak biliniyor. Solimões, Amazon nehrinin Peru sınırından Manaus'a kadar akan kısmına yerel olarak verilen addır. Rio Negro (Siyah Nehir) ise, Amazon’un en büyük ayağı ve dünyanın en büyük siyah renkli suyu. Rengini yağmur ormanları ve bataklıklarda eriyip çürümüş bitkisel maddelerden alıyor. Siyah nehrin asit seviyesi yüksek ve çökelti oranı az, Solimões’un suyu ise çamurlu kahverengi. Solimões’un suyu kum, çamur ve yarıklar nedeniyle yoğun kıvamlı. Zaten kahverengi rengi de buradan geliyor. Farklı bileşenleri, yapı taşları nedeniyle iki nehirde su yoğunluğu, akış hızı ve sıcaklığı farklı. Bu sebeple birbirine karışmaktan kaçınıyorlar! Solimões’un daha serin, yoğun ve hızlı suları Negro’nun daha ılık ve yavaş suları ile belirgin bir sınır oluşturuyor. Buluştukları yerde birbirine karışmadan mevsime bağlı olarak 6-10 km boyunca yan yana akmaktalar. Gerçekten çok garip ve etkileyici bir manzara! Karışmadan epey süre aktıktan sonra sular Aşağı Amazon Nehri’ni oluşturmak için birleşiyor. Manaus yakınlarında bu iki akarsu kolu müthiş bir görsel şölen oluşturarak karışıyor. Ve nehrin adı artık Amazon oluyor ve oradan devamla Atlas Okyanusuna kadar uzun bir yol kat ediyor.
Yöre sakinlerinin bir kısmı iç kesimlerde, nehir boyunca küçük arazilerde tümseklere yapılmış evlerde yaşıyor. Hatta bazıları doğrudan nehirde yüzen evlerde yaşıyor. Bu yörede Amazon köylülerinin yaşadığı yüzen evleri görmek çok ilginçti. Rehberimiz bunların tapusuz, ruhsatsız olduğunu söyleyince daha bir şaşırdım. Bul bir yer yap yüzen evini, ruhsata gerek yokmuş!
Yemek Kültürü: Bölgesel yemek kültürünün temelinde balık bulunur. Yemeklerde genel olarak: tucupi, zencefil ve açai gibi malzemeler ve baharatlar yoğun olarak kullanılıyor. Yerel mutfak oldukça zengin ve çeşitli olup uygun fiyat ve kalitede birçok restoran var.
Manaus’ta damak tadımıza göre yemek ve içecekler:
Yöresel lezzetlerden tatmak için en iyisi “Uarini un” ve “Guarana” , Tapioquinha, manioc nişastasından yapılmış gözleme, tereyağ, palmiye meyvesi tucumã ve çiftçi peyniri ile hazırlanıyor, Tipik bir Amazon yerel çorbası olan tacacá, Tambaqui yerli halk arasında en sevilen balık, “Banda de Tambaqui” en ünlüsü ve en lezzetlisi, Pirarucu, Amazon'un en büyük balığı, Ekmek fileto ve Moqueca, Pamonha, mısır kabuğunda haşlanmış yeşil mısır ve hindistancevizi sütü ile yapılıyor, Bolo de macaxeira, manioc'dan yapılmış leziz bir kek! Ayrıca özellikle turistler için hazırlanan “Gisela Tacaca” mutlaka tadılması gereken bir lezzet…
Yerli halk arasında en sevilen içecek şeker kamışı suyu, Egzotik meyveler bakımından çok zengin bölgenin kremalı beyaz kupu “Cremoso branco cupuaçúé”, Demir içeriği zengin “Açaí”…
Alışveriş: Şehirde yöreye özgü bir şeyler satın almak isterseniz Rua Costa Azevedo’da bulunan “Amazon Gallery”den şaşmayın. Yerli kabilelerin el sanatı ürünler satılıyor ve fiyatları nispeten uygun. Ayrıca “Mercado Adolfo Lisboa Belediye Pazarı” da iyi bir alışveriş mekânı, özellikle gıda ürünleri, balık, meyve, sebze, baharat ve Amazon otantik.
İklim: Şehirde iki mevsim egemen; Yaz yani kuru mevsim yoğun güneş ışığı altında yüksek sıcaklıkların hakim olduğu dönem. Eylül-Kasım ayları arasında görülen bu dönemde sıcaklıklar 40 dereceye kadar yükseliyormuş. Aralık-Mayıs ayları arasındaki dönem ise yağışlı yani kış mevsimidir. Bu dönemde sık sık yağmurlar görülürmüş. Bizim gittiğimiz Şubat ayı harika bir dönemdi. Ancak Manaus’u ziyaret etmek için “Ağustos” ayı da ilginç olabilir zira otel sahibi ve kimi yerli halk sıcak olan bu dönemde ormanlar, akarsular, şelaleler ve nehir plajlarının çok keyifli olduğunu söyledi. Ayrıca“Mayıs” ayında opera festivali düzenleniyormuş ve ülkenin çeşitli yerlerinden gelen klasik müzik orkestralarıyla Manaus çok hareketleniyormuş.
Yorum yap