ELENİ’NİN İLK AŞKI; MUSTAFA
11.06.2020O hüzünlü şarkının ruhumda yarattığı hoş duygu ile Şirok, yani “Geniş Sokak” üzerindeki Eleni’nin evini arıyorum.
Mekodonya’da şarkının 1897 yılında Eleni tarafından Mustafa için söylendiği anlatılıyor:
“Ben seni severem, çok seni severem
Ben ilk aşkımı severem
Onun ile bir gün için ömrümü vererem.”
Eleni, Bitola’daki Geniş Sokak’da arkadaşları ile gezerken gördüğü sarışın, mavi gözlü, iyi giyimli Türk genci Mustafa’ya bir görüşte aşık olmuştu.Ancak Mustafa’nın annesinin aradaki din farkı nedeniyle, Eleni’nin zengin babasının da ekonomik nedenlerle karşı çıkışları etkili olmuş olmalı ki (bilmem Mustafa ne düşünmüştür) bu aşk birlikteliğe dönüşmemiş.
HERKESİ AĞLATAN ÖYKÜ
Herkesin daha çok gurur ama biraz da hüzün nedeniyle gözyaşlarını tutamadığını görünce elim fotoğraf makinesinin deklanşöründen ayrılamadı bir türlü…Ama Bitola’daki bugün müze olan Tarihi Askeri Lise’nin Mekadon görevlisi projeksiyon makinesini açmadan önce zaten hepimizi uyarmıştı;
“Benim görevim buraya gelen misafirlere bilgi vermek. Ama bir kez bile gözyaşlarıma hakim olarak bitiremedim görevimi.Zannederim birazdan izleyeceğiniz öykü sizleri de ağlatacaktır”
Projeksiyon makinesinden yayınlanan öykü, Mustafa’nın ve bir ulusun yeniden doğuşunun öyküsüydü.
Yani Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin …
İstinasız hepimiz ağladık…Gurur ve biraz da hüzünle…
Hüzün zannederim “Bir ulusun yeniden doğuşu” ile günümüzü kıyaslayınca oluştu.
ŞİROK’A BAKAN BALKON
Tabi ki, Mustafa’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk; Bitola’nın Mekodonya’nın önemli şehirlerinden Manastır; gittiğimiz müzenin ise 1896 yılında Selanik’deki Askeri Rüştiye’den sonra Mustafa’nın eğitimine devam ettiği, vatansever duygularının bir bilince dönüşmesini sağlayan Askeri İdadi(Lise) olduğunu hemen anladınız.
(Mustafa Kemal'in okuduğu Manastır Askeri İdadisi)
(Manastır İdadi'sinin bugünkü hali)
Ama ya Eleni? Anlatmadıklarım arasında bir de “Şirok” var…
Şirok; 19. yüzyılın son yıllarında Manastır’ın en geniş sokağı. Zaten Mekodonca’da ”Geniş Sokak” anlamına geliyor. Günümüzde müze olan Askeri İdadi ise bu sokağın kentin meydanı ile birleştiği yerde bulunuyor.Bu yüzden o yıllarda ders saatleri dışında Askeri öğrenciler bu sokakta sıkça dolaşıyor olmalılar.
(Eleni'nin Mustafayı izlediği balkon)
Eleni ise; işte bu gezintilerin birinde etkili mavi gözleri, kırmızıya çalar sarı saçları, özenli giyimi ve kendisini diğerlerinden hemen ayıran karizması ile dikkati çeken Mustafa’ya aşık olan güzel kız… O yılların Manastır’ının en zengin ailesinin evladı. Bu zenginliğe paralel olarak da kentin en geniş sokağındaki en görkemli konakta yaşıyorlar.Konağın balkonu ve pencereleri ise caddede dolaşanları rahatlıkla görebilecek şekilde dışarıya bakıyor.
BEN AĞLAYACAĞIM
Türkiye Genel Kurmay Başkanlığı’nın katkılarıya zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ‘in katılımıyla müzeye dönüştürülen Manastır Askeri İdadisi(Lisesi)’nin duvarlarında, Eleni’nin onlarca yıl sonra Atatürk’e yazdığı mektubu okuyabiliyorsunuz. Bu mektubun Türkçesini yandaki kutuda yayınlayarak yorumu sizlere bırakıyorum.
Ben ise Eleni’nin Mustafa için söylediği hikaye edilen şarkıyı bir kez daha dinleyerek gözyaşı dökeceğim.
Gururla ama biraz da hüzünle…
(Müze haline getirilen Manastır İdadisi'nin içi)
Yorum yap