POKUT’TAN AVUSOR’A; YÜKSEK YAYLALAR.
01.08.2019POKUT’TAN AVUSOR’A YÜKSEK YAYLALAR.
Geçtiğimiz Ekim ayında yaptığımız Doğu Karadeniz Yüksek Yaylalar ve Artvin – Şavşat turunun tadı damağımızda kalınca 2019 un Ocak ayında yeni ekibimizi oluşturup kadim dostum Rakanitur’un rehberi Osman Karali ile irtibata geçip Haziran ayının son haftasını kapatıyoruz. Bu kez Artvin – Şavşat’ı programdan çıkarıp sadece Rize’nin yüksek yaylalarını hedefliyoruz.
24 Haziran sabahı rehberimiz ve kaptanımız Osman bizi Trabzon Öğretmem Evinden alıyor. İlk durağımız bıçakları ile nam salmış; Sürmene. Herkes ilgi alanına göre bir bıçak satın alıyor.
Çeçeva / Çayluk
Bir sonraki hedefimiz, Çayeli ilçesi Haramdere köyüne bağlı Çeçeva / Çayluk. Kazım amca ile Fatma teyzenin sahibi olduğu ve özel bir çay firması tarafından ürünü kapatılan Çayluk, fotoğrafçılar arasında çok bilinen bir mekân. Bu bilinirlik ve günden güne artan ziyaretçi akını işletmeciyi Çayluk’u ziyaretçiye kapatmaya yöneltmiş. Geçen sene elimizi kolumuzu sallayarak girdiğimiz Çayluk’a bu kez Osman’ın önden gidip Fatma teyzenin rızasını alması ile girebiliyoruz. Fatma teyze ile hasb-ıhal edip, fotoğraflarımızı çektikten sonra öğle yemeği için Çayeline “ Lale Lokantası” na iniyoruz. Yolu düşenlere bu lokantayı; özellikle kuru fasulyesi, saç kavurması, fırın sütlacı ve karalahana sarmasını tavsiye ederim.
Fırtına Vadisi Ziyaretçi Merkezi
Yemek sonrası Fırtına Vadisi’ne doğru yola çıkıyoruz. Rehberimiz Osman; Fırtına Vadisi'nin girişinde bulunan Fırtına Vadisi Ziyaretçi Merkezi'ndeki maket üzerinde, beş gün süreyle gezeceğimiz yaylalar ve konumları hakkında genel bir ön bilgi veriyor. Sonrasında Çamlıhemşin’de Fırtına Deresinin kıyısında çay molası. Çamlıhemşin’de kısa bir alışveriş molası ile su, soda ve meyve gibi erzak ihtiyacımızı karşılıyoruz, bir yandan da günübirlikçilerin yaylayı boşaltmaları için zaman kazanıyoruz. Bugünlerde yayla turizminin en büyük sorunu günübirlik turlarla yaylaların karşılayabileceğinin çok üzerinde ziyaretçi gelmesi. Valilikler, turizm müdürlükleri, yerel tur şirketleri vb gibi ilgili birimlerin vakit kaybetmeden bu konuyu irdeleyip çözüm bulması gerekiyor. Yoksa kısa sürede buraları da Ayder’e, Uzungöl’e dönecek.
Pokut
Akşamüzeri saatlerinde Pokut’a hareket ediyoruz. Zorlu bir yolculuktan sonra Pokut bizi sisler içinde ve çiseleyen bir yağmurla karşılıyor. Pokut Doğa Konuk Evine ulaşıyoruz. Odalarımıza yerleşip bir çay molası ile yaylanın havasını ciğerlerimize çekiyoruz. Huzur… Biraz dinlenince Osman, Sal yaylasına yürümeyi teklif ediyor. Yağmurluklarımızı giyip orman içindeki patikadan çam kokuları arasında yarım saatlik bir yürüyüşle Sal Yaylasına varıyoruz. Vakit kaybetmeden aynı yoldan Pokut’a dönüyoruz.
Sal Yayalasına yürüyüş
Pokut
Pokut adını Ermenice Rüzgâr Alan Vadi’den alan 2030 metre yüksekliğinde bir yayla.
Sabah güneş ışığının odamıza vurmasıyla çok erken uyanıyoruz. Yağmur durmuş, sis dağılmış pırıl pırıl bir hava ve muhteşem Pokut manzarası… Uzaklarda Kaçkarlar.. Sağ yanımızda dün yürüdüğümüz Sal Yaylası. Muhteşem Pokut manzarasına karşı mükellef bir kahvaltı yapıp günübirlikçiler gelmeden yola düşüyoruz. Bu kez Sal yaylasına minibüsümüz ile geçiyoruz. Yol dünkü yağmur nedeniyle balçık çamur.
Sal Yaylası
Sal Yaylasında emekli asker Ali Bey’in ailecek işlettikleri kafeteryada halis yayla sütünden Sütlü Kahve molası veriyoruz ve yayla turizmi üzerine dertleşiyoruz.
Sal yaylasından ayrılıp Çat Vadisinde Çat deresinden 100 metre yükseğe kurulmuş Zilkale’ye inerken yolda dört beş adet günübirlik tur ile karşılaşıyoruz ve anlıyoruz ki Sal yaylasından tam zamanında ayrılmışız.
Zilkale
Zilkale Çat Vadisinde Çat deresinden 100 metre denizden 750 metre yükseğe kurulmuş, kimler tarafından ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmeyen 8 burç ve bir gözetleme kulesinden oluşan bir kale.
Elevit
Zilkale’den sonra yeni rotamız Elevit Yaylası. Doğu Karadeniz’in en çok bilinen bir diğer yaylası. Geçtiğimiz Ekim ayında geldiğimizde terkedilmiş gibiydi ve hiç yaşam belirtisi yoktu ve bu yüzden bana soğuk gelmişti. Oysa bu kez bahar mevsiminin tüm canlılığını taşıyordu. Yayla içinde uzun uzun yürüdük yüzlerce çiçeği kokladık, makro fotoğraflar çektik, yayla halkıyla sohbet ettik. Baharla birlikte yaylada yaşam geri dönmüştü.
Çiçekli Yayla ve Kemerli Kaçkarlar
Elevit’ten ayrılıp bu akşam konaklayacağımız Çiçekli Yayla’ ya doğru yola çıkıyoruz. Çiçekli Yayla 1800 metre yüksekliğinde bir yayla. Konaklayacağımız otel Hisarcık köyünde. Çiçekli Yayla'da konaklayacağımız otele eşyalarımızı indirip kısa bir odalara yerleşme, ihtiyaç ve çay molasından sonra köylük sırtına hareket ediyoruz. Burası Kemerli Kaçkarların karlı zirvelerinde gün batımının yansımasını izleyebileceğimiz tüm yaylaya hâkim geniş bir çayırlık. Sis Kaçkarların zirvelerini seyredecek ve fotoğraflayacak kadar izin veriyor ve ardından tüm sırtı kaplıyor.
Kale-i Bala
Sabah kahvaltı sonrası yine Çiçekli Yayla’dayız. Bu kez tüm geçiş noktalarına ve vadilere hâkim, kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen Kale-i Bala’ya çıkıyoruz. Dönüşte uzunca bir yolu yürüyerek ve yaylaya adını veren yüzlerce çiçeğin ve kelebeğin fotoğraflarını çekerek iniyoruz. Bu çekimlerimi de ayrı bir fotoğrafik öykü dosyasında paylaşacağım.
Şimşir Ormanları
Çiçekli Yayla’ya veda edip yolumuzun üzerindeki anıt şimşir ormanına giriyoruz. Bir çeşit mantar hastalığı sonucu canlılığını yitiren şimşir ağaçları 150 – 200 yıl daha çürümeden ayakta kalabiliyorlarmış. Sanki Yüzüklerin Efendisi’nin film seti gibiydi.
Badara Yaylası
Badara’da bizi önce sis karşıladı ve ardından yağmura döndü. Sal yaylası ile birlikte Rize’nin küçük yaylarından olan Badara’da öğle yemeği molası sonrasında yağmurun eşliğinde Gito Yaylasına yola çıkıyoruz. Tüm akşam yağmur hiç dinmiyor. Fakat Yaylaların Tanrısı bizi seviyor ve sabah saat 05.00 de odamıza vuran güneşin ilk ışıkları ile uyanıyoruz. Bu anı kaçırmamak için fotoğraf makinelerimizi alıp yaylanın en yüksek noktasına tırmanıyoruz. Kaçkarlara gün doğuyor.
Gito Yaylası
Gito’dan ayrılma vakti. Yolumuzun üzerindeki Palovit Şelalesinde günlük turlar gelmeden fotoğraf molası veriyoruz ve biz Çamlıhemşin’e doğru yola çıktığımızda onlarca günlük tur minibüsünün karşı istikametten geldiğini görüyoruz.
Tar Vadisi Bulut Şelalesi
Çamlıhemşin’de kısa bir alışveriş molası sonrası Ayder yolu üzerindeki Tar Vadisinin girişinde aracımızdan iniyoruz. Hafif çiseleyen yağmur altında derenin kenarından su sesi eşliğinde ne hikmetse beton bir yolda 2500 metre yürüyoruz. Ve karşımızda bütün azameti ile Tar Vadisi Bulut Şelalesi.
Sis ve hafif yağmur eşliğinde artık bir sahil kasabasına dönmüş, yanıp sönen kırmızı ışıkları ile Arapça reklam panolarının, bol miktarda otel, restoran, hediyelik eşya, salıncak arasından Ayder’den geçip Avusor’a çeviriyoruz rotamızı. Yağmurun balçığa çevirdiği, kaygan ve devam eden yol inşaatı nedeniyle zorlu bir 11 km yolculuk yapıyoruz. Avusor’da sisler içinde karşılıyor bizi. Avusor Marsis Dağ Evinde güler yüzlü ve sıcakkanlı tavırlarıyla Muhammed karşılıyor bizi. Hemen oda paylaşımı yapıp yanan sobanın etrafına toplanıyoruz. Amacımız gün batımında Huser Yaylası'na geçinceye kadar burada zaman geçirmek. Gözümüz gökyüzünde yağmurun dineceği sisin dağılacağı anı bekliyoruz ama zor gözüküyor. Yemeğe geçiyoruz. Yemeğin ortalarında hafif hafif demlenmeye başlamışken Osman heyecanlanıyor; - Kalkın, diyor sisin ortası sarardı, sis dağılacak, Huser’e gidiyoruz. Yağmurlukları, botları giydiğimiz gibi fotoğraf makinelerimizi kapıp minibüse doluşuyoruz.
Avusor
Avusor’un çıkışından sağa dönüp geldiğimiz yoldan bir kat daha kötü bir yola giriyoruz. Karşıdan bir taksi geliyor. Şoföründen Huser’de havanın halen kapalı olduğunu, yolda da üç minibüsün kaldığını öğrenince bir tarafı uçurum o daracık yayla yolunda minibüsü çevirip Avusor’a dönüyoruz.
Sabah yağmurun durması ve sisin hafiflemesi ile birlikte yürüyüş çantalarımızı ve fotoğraf makinelerimizi alıp Avusor Kemerli Kaçkarlar buzul gölüne doğru yürüyüşe başlıyoruz. Özellikle son 15 dakikası oldukça dik bir tırmanışla biten bir saat 15 dakikalık yürüyüşün sonrasında muhteşem bir buzul gölünün karşısındayız.
Avusor Kemerli Kaçkarlar Buzul Gölü
Bu muhteşem manzarayı hem beynimize hem ruhumuza hem de SD kartımıza kaydettikten ve gölde yüzme eylemimizi diz boyunda gerçekleştirdikten sonra yeniden bu kez daha rahat ve 40 dakika kadar süren bir yürüyüşten sonra tekrar Avusor’a dönüyoruz.
Artık dönüş yolundayız. Yolun kapalı olması nedeniyle Huser ve Huser ’den sonra gideceğimiz Koçdüzü Yaylasını iptal edip bunların yerine Aşağı ve Yukarı Kavron’u programa alıyoruz.
Yukarı Kavron
Yağmur ve sis altında bu yaylalar diğerleri kadar keyif vermese de oraları da görüp Ayder’de konaklayacağımız otele geçiyoruz.
Yağmur devam ediyor…
24 – 29 Haziran 2019
Yorum yap