İTALYA’NIN FOTOĞRAFİK ÇEKİCİLİĞİ
27.04.2021Mayıs 2019 tarihinde tarih ile iç içe olan İtalya’ya yapmış olduğumuz gezide; Roma, Vatikan, Pompei, Napoli, Pisa, Orvieto Kasabası, Floransa, Toskana, San Gimignano, Siena, Bologna şehirlerini kapsayan ana rotamızda orta ve kuzey İtalya’nın tarihi ve doğal güzelliklerini görme ve fotoğraflama fırsatı buldum. Bu gezisi’de tarih, sanat ve lezzet üçlüsünün aynı noktada kesiştiği İtalya kültürüyle tanıştık. İtalya’da bir çok şehir, Unesco tarafından koruma altına alınmış olduğu için, adeta bir açık hava müzesi.
Binlerce yıl öncesine ait yerleşim merkezlerinin kalıntılarıyla dolu olan İtalya gezisinin ilk durağı Roma oldu. Roma eşi ve benzeri bulunmayan tarihi zenginlikleri ile dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olarak görülür. 2016 yılı verilerine göre dünyanın en çok ziyaret edilen 13. şehri, Avrupa’nın da en çok ziyaret edilen 3. şehridir. Roma’daki tarihi yapıların büyük bir çoğunluğu kent merkezinde toplanmış. Roma medeniyetinin ve barbarlığın sembolü olarak da nitelendirilen elli beş bin kişilik Coleseum, Pantheon, Trevi Çeşmesi (Aşk Çeşmesi), İspanyol Merdivenleri, Fori Imperiali, Foro Romano, St. Peter ve Popolo Meydanı Roma gezisi kapsamında ziyaret ettiğimiz yerler arasındaydı. Ayrıca Roma toprakları içerisinde bulunan ve Katolik mezhebinin kutsal merkezi olan Vatikan ya da resmi adıyla Stato della Citta del Vaticano yani Vatikan Şehir Devleti, yüzölçümü ve nüfus bakımından dünyanın en küçük ülkesi olma özelliğini taşır. Yaklaşık bin kişinin daimi olarak yaşadığı Vatikan, hergün yüzbinlerce turisti ağırlıyor. Kıyafetlerini Michelangelo'nun tasarladığı öne sürülen İsviçreli muhafızlar tarafından korunmaktadır.
Gezimizin diğer bir mevkii M.Ö. 5000 yılında kurulmuş ve M.S. 80 yılında Vezüv Yanardağı’nın yok ettiği bir liman kenti, Pompei idi. 1750’lerde başlayan kazı çalışmaları sonucunda Pompei’nin bir bölümü Vezüv’ün küllerinden çıkarılmış. Şu anda kurtarılan yapıların yüzde 90’ı orijinalliğini koruyor. Pompeililer halen Vezüv’ün bu kadar büyük bir yıkıma yol açabileceğine inanmıyorlar ve yerleşim bölgelerini de yanardağın eteklerine kurmuşlar. Unesco Dünya Mirasları listesinde bulunmaktadır.
Pompei’nin hemen karşı kıyısında bulunan Napoli ise İtalya’daki bahse konu olan diğer şehirlerin aksine sadece bir liman kenti durumunda. Bu yüzden fotoğraflamaya değer birkaç yer ve yapı haricinde birşey bulamadım. Gerek ekonomik açıdan gerekse şehrin tarihi ve kültürel yapısı açısından geliştirilmeye ihtiyaç duyulan bir yer.
Pisa Kulesi, Mucizeler Meydanı olarak bilinen Piazza dei Miracoli'de, aslında şehir Katedralinin çan kulesi olarak yapılsa da ondan ayrı olarak, yapımına 1173'te başlanmış ve inşası 199 yıl sürmüş. Bulunduğu temelin yumuşak zeminindeki çökmeden dolayı eğilen Pisa Kulesi, halen her yıl milimetrenin onda yedisi kadar, yani 100 yılda 0,7 cm eğilmeye devam ediyor. Kulenin tepesine ise 294 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. 1987'den bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunuyor. Kule etrafındaki katedral, anıt mezarlığı ve vaftizhane de UNESCO Listesi'nde yer alıyor.
Orvieto, Umbria’nın güneybatısında, Terni ilinde, geniş Paglia Vadisi’nin ortasında deniz seviyesinden 325 metre yükseklikte volkanik tüf kayalıkların üzerine kurulmuş bir kasaba. Orvieto. İtalya’nın “Citta Slow” ünvanını almış en önemli kasabalarından bir tanesi. Duomo Meydanı’nda görkemli Orvieto Katedrali bulunuyor. Orvieto’nun altında yatan bir mağara şehri, odalar, tüneller, mağaralar, geçitler, su sarnıçları var. Söylenene göre, kuşatma olursa, bu tüneller aracılığıyla şehrin altından kaçmak mümkünmüş. Füniküler ile çıkıp kasabadan aşağıya kadar yürüyerek, kasabanın tarihi dokusunu, bozulmamış yapısını ve yukarıdan ovaya bakan yerleri fotoğraflayarak inebilirsiniz.
Gezimizin diğer bir ayağı Rönesans’ın merkezi olarak kabul edilen Floransa’ydı. Kentin en önemli özelliklerinden biri, Avrupa’nın en yüksek yapılarının burada inşa edilmiş olması. Kültür, sanat ve tarihle bezenmiş bu kentte 800 yıllık yapıları görmek mümkün. Floransa Meydanı, Santa Maria Katedrali, usta edebiyatçı Dante’nin kilisesi ve evi ziyaret ettiğimiz yerler arasındaydı. Floransa’nın ünlü Duomo Meydanı’nda Giotto’nun Çan Kulesi, Floransa’nın diğer bir simgesi olan Arno Nehri üzerinden Uffizi Sarayı’ndan Medici Sarayı’na geçerken burada gizli bir geçit olarak kullanılan Ponte Vecchio (Eski Köprü), dünyanın en önemli galerilerine ev sahipliği yapan, içinde Leonardo da Vinci, Micheangelo, Giotto, Botticelli ve Raffaello gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserleri sergilenen Uffizi Müzesi. Cenet Cehennem Kapısı mutlaka gezilmeye ve fotoğraflamaya değer yerler arasında. Floransa’da tatlı olarak Tramisu yemeden gelmeyin derim.
Toskana’nın kıvrımlı yollarından geçip yüksek bir mevkide kurulmuş eski bir ortaçağ kasabasına varırsınız. Burası 11. yüzyıldan kalan San Gimignano. Üzüm bağları, uzun selvi ağaçları, sevimli taş evleri ve yeşilin binbir tonu ile aşık oluverirsiniz bu tarihi kasabaya. Ana meydan Piazza Duomo ile minik meydan Piazza Della Cisterna arasında birkaç yüz metrelik bir yürüme mesafesi var. Eski tarihi yapısı hiç bozulmamış. Toskana Vadisini yukarıdan fotoğraflayabilirsiniz. Ayrıca tarihi dokuyu seyrederken 5 yıl dünya birinciliği almış dondurmacıdan dondurmanızı yiyebilirsiniz.
Gezimizin bir diğer ayağı Üç Tepe üzerine kurulu olan, Siena, Toskana bölgesinin kalbi sayılır. Siena, harika şekilde korunmuş tarihi dokusu nedeniyle UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. Siena’nın meydanı olan ‘Piazza del Campo Meydanı' deniz kabuğu şeklinde olup senede iki kere meydanının çevresine tonlarca kum dökülerek Palio at yarışlarına sahne olmaktadır. Siena Duomo Katedrali, “Âdem’in Yaratılması ve Cennet Bahçesi’nden Kovulma” hikâyesi konu alınarak inşa edilmiş Fonte Gaia Çeşmesi mutlaka görülüp fotoğraflanması gereken yerlerden.
Veneto bölgesinin başkenti Venedik, İtalya’nın Kuzey doğusundaki cennet. Ortaçağ’da elde ettiği ticari zenginliğinin izleri, şehrin her tarafına yayılmış sanat eserlerinde kendini hemen hissettiriyor. 118 ada üzerine kurulu bu güzel şehir, 170 kanal ve yüzlerce köprüyle birbirine bağlı. Büyük Kanal’ın üzerinde yer aldığından, kanal turlarında hemen dikkati çeken Santa Maria della Salute Kilisesi, kentin en etkileyici mimari yapılarından. San Marco Meydanı’nda yer alan Saat Kulesi’ne çıkıp Venedik’i yukarıdan fotoğraflayın.
Sonuç olarak gezdiğimiz tüm yerlerin mutlaka görülmesini tavsiye ediyorum. Fotoğraf çekmek benim için bir tutku olduğu için en iyi açı, mümkünse en iyi zaman ve yerden fotoğraflamaya çalışıyorum. Lens konusunda da size bir ipucu vermek geresirse yanınızda mutlaka iyi bir geniş açı lensiniz olsun.
Yorum yap