İYON GEZGİNLERİ 7; ERIYTRAI... KADIN KÂHİNLERİN KENTİ
11.11.2020İYON GEZGİNLERİ; ERIYTRAIKADIN KÂHİNLERİN KENTİ
Şimdi artık Ildır'a, 12 Antik İyon kentinden biri olan Erythrai’ye yoğunlaşma zamanı geldi; Ildırı, İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı bir 'köy' iken 'Mahalle' statüsüne alınmış. Çeşme’nin 20 km kuzey doğusunda yer alan Ildırı köyünün antik dönemdeki adı ise 'Erythrai’ imiş.
Erythrai, Ege'de güneşin doğuşunu ve batışını izleyebileceğiniz en güzel noktalardan biridir. İsminin nereden geldiği henüz tam olarak bilinmese de ilk yerleşenlerin manzara karşısında büyülenmiş olmaları muhtemeldir.
Erythrai sözcüğünün Yunanca ’da “Kırmızı” anlamına gelen Erythros‘tan türediği, kent toprağının kırmızı renginden dolayı da Erythrai’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı düşünülmektedir. Bir başka varsayım ise kentin adının ilk kurucusu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan aldığı yönündedir. Ancak her ne olursa olsun, kentin dillere destan manzarası Erythrai’yi diğer benzerlerinden ayırmakta ve öne çıkarmaktadır.
Eriythrai MÖ 7. ve 8. yüzyıllarda büyük bir iktisadi güce sahipti. MÖ 7’nci yüzyılda ‘12 İyon’ şehri arasında en yüksek vergiyi ödeyen, dolayısıyla en zengini Erythrai’dir. Eriythrai’li tüccarlar doğudan gelen ürünleri denizyoluyla tüm İyonya’ya dağıtırken, bölgenin verimli topraklarında üretilen meşhur şarabı, seramikleri, sanat ürünlerini de Akdeniz’in diğer kentlerine pazarlayarak kentte müreffeh bir yaşamın oluşmasını sağlamışlardır. Diğer taraftan da kurdukları darphanede para basmışlardır.
Kentte ele geçen bulgular, bu yörede ilk Tunç Çağ’ından bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir. İkinci kolonileşme döneminde kent, Atina Kralı Kadros soyundan gelen Knopos yönetimindeydi. Başlangıçta krallık ile yönetilen kent, sonraları yine kral soyundan olan ancak halkın seçtiği Basileuslar tarafından yönetildi. İyon kentlerinin aralarında kurdukları Panionion dinsel ve siyasal birliğe katıldılar. Kent Pythagoras’la birlikte kısa süreli tiranlık dönemi yaşamış, bu dönemde üreterek dışarı sattığı değirmen taşlarıyla önem kazanmıştır. Erythrai, Lidya ve daha sonra da Persler ’in eline geçer. Pers boyunduruğuna karşı diğer İyon kentleri gibi ayaklanmaya katılan kente, bütün İyon kentleriyle birlikte M.Ö. 334'te İskender, bağımsızlığını kazandırır. İskender'in ölümünden sonra çıkan kargaşalar sonucu birçok el değiştiren Erythrai Pergamon (Bergama) Krallığı'nın eline geçer. M.Ö.133' te Roma İmparatorluğu içinde özgür bir kent statüsü kazanır. Bu dönemde şarabı, keçileri, değirmen taşları ve kadın kâhinleri Sibyl ile Herophile ile ün kazandı. M.Ö.1 yy. ‘da depremler, savaşlar ve Romalı komutanların yağmaları yüzünden büyük yıkıma uğrayan yöre; 16.yy'dan sonra Ilderen ve Ildırı adlarıyla anılmaya başladı.
Ortaçağda Bizans İmparatorluğu’na bağlı olan Eriythrai MS.1081 yılında ünlü Türk denizci Çakabey zamanında Türklerin eline geçer. Birinci Kılıçaslan’ın kayınbabası olan Çakabey Selçuklular devrinde Klozemene Yarımadasını ele geçirmiş, bugün Çeşme Köyü diye bilinen ve Çeşme’nin 2 km güneyindeki tepeler arasındaki alana bir camii ve evler yaparak Oğuz Boyundan gelen Türkleri buraya yerleştirmiştir. Ege Denizi’ne açılan İlk Türk komutanı olan Çaka Bey, İzmir’de inşa ettirdiği hafif filo ile (1085) Ege adalarına akınlar yapmış ve Bizans deniz hâkimiyetine karşı başarılı deniz savaşları vermiştir. Çaka Bey’in yaklaşık on yıl süren başarıları, ölümü ile büyük güç kaybetmiş, yerine geçen kardeşi Yalvaç Bey yöreye Bizans’ın yeniden hâkim olmasını önleyememiştir.
Şehirde 1963-1966 yılları arasında Prof. Hakkı Gültekin ve sonraları Prof. Ekrem Akurgal tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. İlk önce MÖ 3.yüzyıl sonralarında yapıldığı sanılan Akropol ’ün kuzey yamaçlarındaki antik tiyatro toprak altından çıkarıldı. Akropolün en yüksek düzlüğünde yapılan araştırmalarda da Athena tapınağına ait kalıntılar bulundu. Şehrin etrafının 5 km uzunluğunda surla çevrili olduğu anlaşıldı. Tiyatro kısmen açığa çıkarıldı. Araştırmalarda akropolde MÖ 6. ve 7.yüzyıl’dan kalma çanak, çömlek, taş ve topraktan figürler bulundu.
Aslında kent yüzyıllar ötesine ulaşan şöhretini kadın kâhinlere borçluydu. “Erythrai’li Sibyl” sıfatlı tarihe geçen iki kadın kâhin hakkında Herodot, “Athena Tapınağı kadın din görevlileriyle ünlüydü” diye yazar. Pausanias ise kentin diğer tapınağı Herakles’e Trakyalı kadınlardan başkasının giremediğini belirtir. Strabon da kentin kadın kâhinleriyle tanındığını yazan diğer bir tarihçidir.
Bu tarihsel bilgiler ışığında Köyü dolaşıyorum. Şimdiki Ildır Köyü, Antik Kent'in tam ortasında yerleşerek oluşmuş. Köyün kuzeyinde ve güneyinde antik kalıntılar var. Doğudaki tepe ise bu antik yerleşimin kalbi sayılabilecek kalıntılar ile dolu. Kuzey ve Güney kalıntıları sonraya bırakarak Köyün meydanından geçerek yukarılara doğru tırmanacağım., Erythrai Antik Kenti'nin merkezini, sağ yanda ise 'Yeni Ildırı' diyebileceğim 'Çay Altı Mevkii'ni bir arada görmek olası. Şimdi artık kıyıyı terk edip yukarılara doğru yürüme zamanı.
Yukarılara doğru çıktıkça manzara güzelleşiyor. Aşağıda 'Eski Köy' görünmese de 'Yeni Ildırı' diyebileceğim 'Çay Mahallesi' ve 'Ildırı Koy' u bu yükseklikten bile görünüyor. Peki, üstüne ciltlerce kitap yayımlanan bu kadar önemli "sanat, bilim, astronomi, kehanet merkezi" nin kalbinden bugüne hangi yıkıntılar kalmış? Köy meydanının 400 metre batısında ve günümüzün 2900 yıl gerisinde, denizden 87 metre yukarıda, Antikçağın Uygarlık Merkezlerinden biri yer alıyor; "Erythrai'nin Kalbi". 'Helenistik Evler', daha kuzeyde 'Herakleion', daha güneyde Helenistik ve Roma Dönemi Limanı', kenti çepeçevre saran 'Yerleşim Surları', doğuda 'Apollon Delphinion' kutsal alanı, 'Kybele Kayalıkları', Roma dönemi 'Kybele Kutsal Alanı', 'Seramik Atölyeleri' ve daha neler. Biz şimdilik bu denizden 87 metre yükseklikteki 'Yönetsel Merkez' e konsantre olalım. Kahraman mezarının (Heroon: Yiğit Ata Mezarı, tapı yeri İÖ 4.yy) yanından geçip boş alana çıktığınızda Anadolu’daki herhangi bir ören yerine girdiğinizi düşünüyorsunuz. Yürüyüş yolu üzerinde ikinci olarak 'Tiyatro' karşılıyor sizi. İlk bakışta büyüklüğüyle etkileyen 2200 yıllık amfi tiyatronun sahnesi ve sıraları yıkılmış, taşları yağmalanmış. Sahnenin tam ortasında yükselen, kollarını iki yana açıp çiçeğe durmuş yaşlı badem ağacı olmasa hızla geçip gidebilirsiniz.
Akropol, Athena Tapınağı ve Matrone Kilisesi'ni görecekmişiz tabelaya bakılırsa. Gidelim görelim bakalım. Eğer her yer tiyatro kadar bakımsız ise durum vahim gibi. Yüksek çalıların arasından tepenin zirvesine yürüdüğümüzde 'Matrone Kilisesi' göründü uzaktan.
Bu kilise bir 'Geç Dönem' yapısı. Büyük ölçüde ayakta gibi duruyor. Matrone Kilisesi'nin ve hemen yanı başındaki Athena Tapınağı’ ile karşılaşıyorsunuz biraz yürüdüğünüzde. Tapınak, arkeolog Ekrem Akurgal’ın değerlendirmesiyle; “Ege uygarlığının yükseliş döneminin ilk temsilcisi” imiş. Çok köşeli farklı ve çok güzel bir duvar örgüsü ile 360 derecelik panoramik manzaranın tam da ortasına oturtulmuş. İÖ 8. Yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen tapınak, 7. ve 6. yüzyıllarda farklı eklemelerle genişletilmiş.
Poligonal duvar
Kullanılan 'Poligonal Duvar' (çok köşeli kütlesel taşlarla oluşturulan örgü) Tekniği ve iç mekânda yer alan 'rampa' sı ile 'Arkaik Çağ Mimarisi' nin önemli bir örneği olarak kabul edilmekteymiş. Tapınağın doğu kısmında yapılan kazılardan ele geçen zengin Malzemeler arasında; pişmiş toprak tanrıça figürleri yoğun olarak bulunmuş. Yine arkeoloji dünyasının ender örneklerinden ve şu anda İzmir Tarih ve Sanat Müzesinde bulunan, İÖ 6. yy tarihlenen 'Kore (Uzun elbiseli genç rahibe kadın) Heykeli' imiş. Athena tapınağının arkaik izleri dururken burada bir geç dönem kilisesi ile karşılaşmak sürprizli oluyor ve Kuzey ufkunda, Karaburun Yarımadası’ndan tüm heybetiyle yükselen antikçağın kutsal dağlarından Mimas. Önünüzde Athena Tapınagı, akabinde Matrone Kilisesi, Onların ardında masmavi Ildırı Körfezi ve kıyıya yakın yemyeşil adacıklar: Karabağ, Yassı Ada, Çifte Adalar, Mustafaçelebi, uzaklarda Toprak ve Karaada, batı ufkunda Sakız. Önünüzde geniş bir boşluğun ardından kıyıya kadar inen zarif Ildırı Köyü, Cennet Tepesi’ndeki mozaikleriyle meşhur Roma villaları. Sırtınızı verdiğiniz tepede ise, Tarihin babası 'Herodot’ un bahsettiği, kadın din insanlarıyla ünlü 'Athena Polias Tapınağı', ayaklarınızın altında ise uygarlık tarihine kazınmış, İyon kenti : Erythrai...
Yazı: Mehmet Cengiz TÜMER
Fotoğraflar: internet
Kaynak:
https://www.izmirdergisi.com/tr/dergi-arsivi/341-49-uncu-sayi/2857-ionya-nin-kizil-kenti-eriythrai
https://izmir.ktb.gov.tr/TR-210590/erythrai-ildiri-cesme.html
http://dosim.kulturturizm.gov.tr/muze/289
Yorum yap