BİR GECE BEKÇİSİNİN PEŞİNDE MASAL KASABA; ROTHENBURG O.D T
28.11.2018BİR GECE BEKÇİSİNİN PEŞİNDE MASAL KASABA; ROTHENBURG o.d T
Artık hedefimiz bu akşam konaklayacağımız, Romantik Yolun en ünlü kasabalarında Rothenburg o.d.T. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra Navigasyon cihazı anayolun sağ tarafında bir kale kapısının önünde " Vardınız " diyor. Ama sanki şehir girişi değil de ufak bir park girişi gibi bir yer, herhangi bir tabela da yok. Aracı biraz ilerletiyoruz Navigasyon sesleniyor " Geçtiniz ". Çaresiz o kapıdan giriyoruz ve 100 metre sonra navigasyon bizi otelimizin önüne getiriyor. Küçük şehirlerde ya da karmaşık şehirlerin içinde kafayı yese de teknoloji güzel bir şey azizim.
Kalacağımız hostelin sahibi Kahramanmaraşlı bir Türk. Ailece işletiyorlar. Baba 45 yıl önce gelmiş AEG de çalışmış, oğlu burada doğmuş sonra bu binayı alıp otelciliğe başlamışlar. Tavırlarıyla şiveleri ile tipik bir Almancı aile. Odamızdan görülen manzara harika. Resepsiyona ne yapabileceğimizi soruyoruz. O da önce yemek yiyin, burada her yer 20.30 da kapanır diyor. Bir de saat 20.00 Belediye binasının bulunduğu meydana elinde bir fener ve yerel kıyafetleri ile bir gece bekçisi gelirmiş, sanki bir şey varmış gibi herkes onun peşine takılır şehri gezermiş.!!!
Karnımız acıkmadığı için soluğu meydanda alıyoruz. Saat sekize beş dakika var. Meydan bekleşen insanlarla dolu. Ve tam 20.00 de siyahlar içinde bir elinde fener bir elinde baltalı mızrakla gece bekçisi beliriyor. Herkes etrafına toplanıyor. İngilizce olarak kendini tanıtıyor, hoş geldiniz diyor ve fotoğraf çektirmek isteyenler için beş on dakika fotoğraf izni veriyor.
Şehrin 1300’ lerde kurulduğunu, o tarihten bu yana tüm binaların orijinal halini koruduğunu, kentte altı mahalle ve altı giriş kapısı olduğunu, her mahalle için bir gece bekçisi olduğunu, her akşam hava kararmadan önce kilise çanının çaldığını, bu çanın çalmasından bir saat sonra kapıların kapandığını anlatıyor. Ayrıca gece hırsızlığa karşı, yangına karşı göz kulak olduklarını anlatıyor. Kendisinin 23 yıldır sembolik olarak bu işi yaptığını ve güvencesinin biz turistler olduğunu esprili bir şekilde anlatıyor. Sonra yürümeye başlıyor bizlerde peşinde.
Biraz ilerde yüksekçe bir basamağın üzerine çıkıyor. Eskiden yolların böyle düzenli vve temiz olmadığını. Ev halkının ihtiyaçlarını lazımlığa yaptığını, lazımlıkları da pencereden sokağa boşalttıklarını anlatıyor. Boşaltmadan önce uyarmak için yoldan geçenlere seslendiklerini ama bunun daha büyük kazalara neden olduğunu anlatıyor espriyle. Ama tüm bu pislik nedeniyle çıkan veba salgınında şehrin nüfusunun %90'nın öldüğünü ilave ediyor.
Tura devam. Bu kez şehrin giriş kapılarından birinin önünde duruyoruz. Büyük ahşap bir kapı ortasında yerden 50 - 60 santim yükseklikte, boyu da yaklaşık bir metre olan ikinci küçük bir kapı. Akşam olup da şehir kapıları kapanınca eğer dışarıda kalan varsa kapıya gelince seslenir kendini tanıtırmış. Eğer bekçi tanıyorsa içeri alırmış. Eğer başka birini taklit edip bekçiyi kandırmaya kalkarsa bu küçük kapıda zaten eğilerek geçtiği için gece bekçisi hemen kafasını vururmuş.
Tura doğal yapısı nedeniyle surların olmadığı bir bölümde devam ediyoruz. O dönemde hırsızlar ve çapulcular daha çok bu bölgede faaliyet gösterdikleri için bu bölgeye " Cehennem " diyorlarmış, bugünse burada Cehennem adında bir bar var. Ve kentin gece bire ikiye kadar açık olan tek barı. Diyor ki rehberimiz kent merkezinde, geç vakit birisine gidebileceğiniz bir bar sorduğunuzda size “ Cehenneme git! “ diyorsa bilin ki size iyilik yapıyordur, küfretmiyordur.
Sevimli gönüllü rehberimiz / gece bekçisinin turu tam saat 21.00 de bitiyor. Biz de ışıl ışıl aydınlatılmış romantik sokaklardan otelimize dönüyoruz. Rothenburg'un geri kalanı yarın sabah kahvaltıdan sonra.
Sabah kahvaltı sonrası öğleye kadar Rothenburg'u gezeceğiz daha sonra Romantik yola devam edeceğiz.
Rothenburg, Romantik yolun en bilinen, en çok fotoğraflanan, en sevilen kasabası, bir platonun üzerinde yer aldığı için savunma duvarlarına ek olarak, yüksekteki pozisyonu savunma avantajı sağlıyor. Arşivlerdeki en eski belgeler 960 yılını gösteriyor, şaka gibi. Tarih 1000 yıldan eskiye gidiyor.
İlk tercihimiz şehri çevreleyen surlardan yana. Bu nedenle dün giriş yaptığımız kapıya doğru yürüyoruz ve buradaki girişten surlara tırmanıyoruz. Yaklaşık bir metre genişliğinde surlar üzeri kiremit çatı ile örtülü, belirli aralıklarla mazgal delikleri var, tam 42 tane de kulesi var, duvarlarda isimler yazılı taş plaketler var. Surların bakımı için bağışta bulunanların isimleri ve kaç metre bağışta bulundukları yazılı. 20 cm'den 5 metreye kadar duvarın restorasyonu için bağış yapan var ama santimi kaç paradır bilmiyorum. Şehri çevreleyen surlar oldukça müstahkem yapılmış. Sadece şehrin Tauber Vadisine bakan kısmı yarlarla çevrili olduğu için bu kesimde sur yok. Bu surlar şehri ortaçağda Nürnberg ve çevresindeki diğer devletçiklere karşı korumuş. Bir kez işgal edilmiş, o da tesadüfen Rothenburg yakınlarında geçip başka bir savaşa giden 40.000 kişilik yabancı bir ordu tarafından. Rothenburg yakınlarından geçerken yağmura yakalanıp çamura saplanan ordu kışlama için önüne ilk çıkan Rothenburg'a saldırır ama alamaz. Kuşatma devam ederken cephanelikten sorumlu görevli cephaneleri depoladıkları kuleden malzeme almak için meşaleyle depoya girince patlama olur kule ve surların bir kısmı yıkılır, düşman ordusu açılan bu gedikten içeri girer ve şehri işgal eder. Bu kuşatmada düşman 1000 asker kayıp verirken Rothenburg'luların kaybı sadece cephane sorumlusu ve nöbetçisi olmak üzere iki kişidir.
Bu işgal sonucu Rothenburg kenti oldukça yoksul düşer ve 250 yıl kendini toparlayamaz. Sevimli Nightwatchman - gece bekçimizin dün akşam anlattıklarına göre kentin bu korunmuşluğu da bu yoksulluktandır, kenti yenilemeye paraları yoktur. Kentin çatılarını ve dar sokaklarını seyrederek surlarda ilerliyoruz. St. Jakobskirche'ye yakın bir yerden surlardan inip tekrar şehre yürüyoruz. Kiliseyi dışarıdan gördükten sonra tekrar Markplatz ve yakınındaki Noel Baba müzesine geliyoruz. Müzeyi gezemiyoruz ( Çünkü zamanımız kısıtlı ) ama Noel süslemeleri ve oyuncaklarının satıldığı mağazasını gezmekten kendimizi alamıyoruz.
Hatıra magnet ve tabaklarımızı alıp Ankaralı Gezginler gurubumuza kartpostalları da gönderdikten sonra Navigasyon cihazına Craglingen yazıyoruz.
Yorum yap