BELA BARTOK’UN MAKROKOZMOZ DÜNYASI
24.01.2019Zengin bir kültürel mirasa sahip olan ülkemizin etnobotanik açıdan oldukça kapsamlı bir bilgi hazinesi mevcuttur. Bir süre önce kendi bölgemizdeki bu bilgi hazinemizi araştırarak hazırladığımız “Toroslar ve Nadide Çiçekleri” kitabımızın editörü, Hocamız Haluk Uygur’un kitabımızda yer almasını planladığımız konu başlıklarında halk müziği derleme çalışmaları yapan “Bela Bartok” unda bu kitapta yer alması gerekenlerden olduğunu işaret ettiğinde ilk olarak dikkatimi çekti… Dadaloğlu, Karacaoğlan gibi Toroslar’da yaşamış halk ozanları tabi ki Toroslar’la ilgili etnobotanik bir kitapta yer almalıydı… Ama Macar bir bestecinin Toroslarda ne işi vardı?
Bu soruma yanıt ararken çok yönlü bakış açısına sahip Bela Bartok’un hayatı kadar, Türk Müziği’nin Cumhuriyet döneminde kendi değerlerini ön plana alarak nasıl geliştiğini öğrenme şansım oldu. Etnobotanik bir kitap için hazırlanırken yaşamını öğrendiğim etnomüzikolog Bela Bartok’un, dünyanın birçok ülkesinde ve bunun yanında Türkiye’de yaptığı halk müziği derlemelerinden yola çıkarak, yüzyıllardır insanların söylediği ezgileri çok sesli müziğin çağdaş sesleri haline getirmiş olduğunu şaşırarak takip etmeye başladım.
Okuduğum bir yazıda belirtildiği üzere Bartok’un yaşadığı yıllarda Fransız Devrimi’nin etkisiyle bireyselliğin ön plana çıkması, gerçeklik arayışına yönelim ve buna bağlı farklı yöntemlerin ortaya çıkması ve yöntemlerden olan “sembolizm akımı” sanatı etkilemiştir. Sembolizm, görünen ve bilineni kullanarak görünmeyen ve bilinmeyen “mutlak gerçeğe” ulaşma çabasıdır. Bu akımdan etkilenen Bartok, Debussy gibi besteciler aynı dönemde gelişmeye başlayan ve insan psikolojisine dair tüm bilinenleri temelden sorgulayan psikanaliz yöntemleri nedeniyle sembolizmi farklı açılardan da değerlendirmelerini sağlamıştır. Bartok bu etkileşimler nedeniyle “mutlak gerçek”i endüstrileşmiş burjuva toplumların bulamayacağını düşünerek Macar köylülerinin müziğini araştırmıştır. Burjuva estetiğinden ve yüzeysellikten kaçınarak, Kandinsky’nin resimde yakaladığı soyut anlatımı müzikte yakalamaya çalışan Bartok, bunu matematiksel düzenlemelere yeni boyut getirerek yapmaya çalıştı. Sanatta da, bilimde de aynen doğada olduğu gibi matematiksel temele dayanan eserlerin daha estetik, sağlam olmasının getirdiği başarıyla halen icra edilen müzik yöntemleri ve eserleri ortaya koydu.
Bartok’un bugün Türkiye’de piyano öğretiminde sıkça kullanılan “Mikrocosmos” metodu, besteleme tekniklerinin bir özetidir. Halk müziği konusunda konferanslar vermek üzere ve incelemeler yapmak üzere Türkiye’ye davet edilen Bartok, Anadolu’da özellikle Adana ve yöresinde halk müziği derleme çalışmaları yapmıştır. Bu metodunuda 1926’da mesleğinin zirvesinde olduğu dönemde çalışmaya başlamış, Türkiye’ye yaptığı 1936’daki seyahatten sonra 1937’de tamamlamıştır. “Küçüklerin ya da çocukların dünyası” olarak açıkladığı ismi verdiği bu metodun, hem teknik, hem de müzikal olarak kolaydan zora 153 eserden oluşması belki de Türkiye’ye yaptığı seyahatten sonra olması, doğadaki fraktalların evrende yarattığı düzenlemeyi Toroslarda gözlemlemesinin sonucudur.
Eserlerinde özellikle halk müziğinde kullanılan modları ve pentatonik (beş notalı) dizileri kullanan Bartok’un, pentatonik yani beş sesli müzik kavramının tabiatın kendisinde ve insanın doğasında olan müzik diye biliniyor. Batıdan Uzakdoğu’ya kadar birçok halk şarkısında hatta caz müziğinde bile olan pentatonik dizilim, müzikle tedavide de kullanılıyor. Öte yandan beyindeki alfa ve teta dalgalarının sıklığını arttıran pentatonik müzik bir tür transa yol açtığı da iddia ediliyor. Bilimsel araştırmalarla bu durumun, normalde kullanılamayan sinir hücrelerinin çalışır hale gelmesi ve böylece insanın algı kapasitesinin artması olarak açıklanıyor. Alfa dalgaları rahatlık, farkındalık, çabuk kavrayan bir akılmış. Albert Einstein, kompleks matematik problemleri çözerken alfa frekanslarında gezinirmiş. Teta frekansları ise; yaratıcılık, derin meditasyon, bilinç dışı materyal ile ilgiliymiş. Dış dünyadan uzak, içimizde oluşan sinyallere doğru gidilen bir ritim… Teta, öğrenme ve yaratıcılığa bir geçiş, stresin hiç olmadığı, sezgisel bir dalga boyu…
Bela Bartok’un bazı farklılıklar olmasına rağmen Türk ve Macar halk müziği şiirleri ve ritimleri arasında gördüğü yakın bağ, Macar müziğinin eski Türk mirası olduğu gerçeğini güçlendirmiştir. Bu durumda Bela Bartok’un Anadolu’da özellikle Yörüklerin olduğu Torosları dolaşıp, derleme çalışması yapması dünya müziğinde yeni bir açılımın ilk adımları sayılabilir… Bu seyahatleri sırasında Toroslarda doğanın içinde yaşam süren Yörüklerin ruh halini anlayıp, inceleyip, ayrıca daha önceki araştırmalarıyla bağlantılı olarak aynı şamanların yarattığı ruh halini yakalayan müzikal tekniklerle içinde bulunduğu dönemdeki akımın öngördüğü “mutlak gerçekliği” ulaşan tarihe kalmış değerli bir sanatçı… Belki de yarattığı müzikle modern bir şaman…
* Bela BARTOK (1881–1945) (Dr. Onur Türkmen)
http://senfonikankara.com/post/75336854689/bela-bartok-18811945
*Sosyolojik Açıdan Etnografik Müzik ve BÉLA BARTÓK
(Dursun AYAN ; CIU folklor/edebiyat, cilt: 15, Sayı: 58)
* BELA BARTOK’UN PERSPEKTİFİNDEN TÜRK VE MACAR HALK MÜZİĞİ DEĞERLENDİRMESİ
(Funda ESİN ; idil, 2017, Cilt 6, Sayı 33, Volume 6, Issue 33)
* Pentatonik müzik doğal şifalar ve çocuk için müzik eğitimi (Fer İnsanoğlu)
https://indigodergisi.com/2016/03/pentatonik-muzik-dogal-sifalar-ve-cocuk-icin-muzik-egitimi/
* Beyin Dalgaları (Nalan Warren)
https://insanveevren.wordpress.com/2011/05/15/beyin-dalgalari/
Elen ince
15 Feb 2019Tebrikler Gülsüm hanım, oldukça bilgilendirici bir makale olmuş. Selam ve Sevgiler ...
Mehmet Cengiz Tümer
26 Jan 2019Bilgi dağarcığıma kattığınız yeni bilgiler için çok teşekkür ederim.
Doğu Yalçın
15 Feb 2019Yazınız gerçekten çok bilgilendirici ve akıcı. Çok teşekkür ederim Gülsüm Hanım.