ALSACE ŞARAP ROTASI: BÖLÜM 1
12.02.2019ALSACE ŞARAP ROTASI
Romantik Yol, Çınque Terre ve Toscana Vadisinin ardından bir başka temalı gezi rotamız : “ Alsace Şarap Rotası”.
1. GÜN
Alsace (Alsas), Fransa'nın Almanya sınırında, Ren nehri ile sınırlanmış bir bölgesi. Almanya, Belçika ve İsviçre’ye sınır. Zaten ineceğimiz havaalanı Moulhouse’da üç ülke girişi olan bir havaalanı. Aslında Basel’e iniyorsunuz ama ortak pasaport kontrolünden geçtikten sonra içerde yollar ayrılıyor. O nedenle çıkacağınız kapıya dikkat etmeniz, daha da önemlisi gezi öncesi internet üzerinden araç kiralıyorsanız Fransa’daki ofisinden olmasına dikkat ediniz Fransa ve Almanya AB üyesi oldukları için ikisi de Fransa kapısını kullanıyor.
Gelelim Alsace’nin kısa tarihine… Gezmeden önce nereye gittiğimiz bilmekte fayda var. Yoksa bizim gibi “ Biz yanlışlıkla Almanya’ya mı geldik” diye düşünürsünüz. Gerçekten de mimarisinden köy ve kasaba isimlerine kadar her şey Almanya’yı çağrıştırıyor
1240 lı yıllarda Avusturya İmparatorluğuna bağlı olan bölge, daha sonra zengin kömür ve demir yatakları nedeniyle Almanya ve Fransa arasında sürekli el değiştirmiştir. 1. Dünya savaşının çıkış nedenlerinden biri olan Alsace _ Loirente anlaşmazlığı sonucu bölge önce Almanya’nın işgali, ardından Almanya’nın savaşı kaybetmesi sonucu Versailles antlaşması ile tekrar Fransa’ya geçmiş. Bölgenin kaybını sindiremeyen Hitler 2. Dünya Savaşında tekrar işgal etmiş fakat savaşı kaybetmesiyle bölge sessiz sedası tekrar Fransa yönetimine geçmiştir.
(Çekirdek gezi grubumuz)
30 Ağustos ve uzatılmış Kurban Bayramı tatilini fırsat bilip uçak biletlerimizi alıp, booking.com dan otel rezervasyonlarımızı ve internetten araç rezervasyonumuzu altı ay önceden yapmıştık. – Böyle popülist politikalarla yönetilen ülkede bayram tatilinin uzatılmasını tahmin etmek zor değil. –
Alsace bölgesine iki uçuşla gidebilirsiniz. Ya bizim yaptığımız gibi Basel – Moulhouse üzerinden ya da Strasbourg üzerinden. Güzel bir uçuş sonrası 13.15 de Basel’e iniyoruz. Altı kişi olduğumuz ve 7 koltuklu araç ( 570 € / 6 gün ) kiraladığımız için valizleri sırt çantası boyutunda tuttuğumuzdan bagaj bekleme sorunu olmadan hızlıca çıkış yaptık. Hertz’den çok güler yüzlü bir görevliden rezervasyon yaptırdığımız aracımızın işlemlerini yaptırıp, teslim aldıktan sonra araca yerleştik. Yapış yapış yağmur sıcağı bir hava bizi karşılıyor. Ama biz biliyoruz ki bu geceki yağmurla birlikte ertesi gün sıcaklıklar 9 – 10 derece birden düşecek.
Navigasyona otelimizin adresini girip Strasbourg’a doğru yola çıkıyoruz. Aslında Moulhouse ve Colmar’dan başlayıp yukarı doğru da bu tur yapıla bilinir. Fakat tüm okuduğum bloglarda Strasbourg’dan Colmar’a doğru inmenin daha etkileyici olduğunu yazıyordu, biz de öyle yaptık.
Saat 16.00 gibi otelimizdeyiz. Otelimiz çevre yoluna 700 metre tarihi şehre ise 15 dakika yürüme mesafesinde. Otele yerleşip yarım saat ihtiyaç ve dinlenme molası verip tekrar lobide buluşuyoruz. Bugün Strasbourg’un tarihi kent merkezini keşfedeceğiz. Evine dönme telaşındaki insan kalabalığını
ve tramvay duraklarını hızla geçip tarihi kent merkezine ulaşıyoruz. – Yolumuzun üzerinde çiçeklerle bezenmiş köprülerde soluklanmayı ve fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyoruz.-
(Strasbourg)
Belediye binası olduğunu düşündüğümüz binanın önündeki meydan havuzlarla, dev çiçek saksılarıyla süslenmiş. Şaşılacak bir şekilde ayaklarını havuza sokmuş onlarca anne çocuklarının külot ile havuzun içinde oynamalarını izliyor. Bir ara acaba Basmane’de ya da Konak’ta mıyız diye şüphelenmedim değil.
Bu arada havadaki pus yerini kara yağmur bulutlarına bırakıyordu. Belediye Meydanını geçip Katedral’e doğru ilerledik
Devasa bir katedral. Bunda da kahverengi taşlar oya gibi işlenmiş. Önünde geniş bir meydan ve bu meydana çıkan her biri mücevher gibi işlenmiş adeta maket görünümünde binaları barındıran sokaklar açılıyor. Katedralin çevresini ve ara sokakları dolaşıp bulduğumuz bir marketten alış veriş yapıp çiselemeye başlayan yağmurla birlikte otelimize dönüyoruz. Yağmur nedeniyle meydandaki kafeler ve restoranlar masa ve sandalyelerini topladığı için bu akşam yemeğini otelimizde halledeceğiz.
Yemek sonrası hızını azaltan yağmurla birlikte tekrar tarihi kent merkezine yürüyoruz. Yağmur sonrası gece ışıkları ile çok güzel görüntüler sunuyor bize. Yorgunluğumuzu motosiklet temalı bir barda yerel biraları ile atıyoruz.
2. GÜN
OBERNAI VE PETİTE FRANCE
Sabah bulutlu ve her an yağmaya hazır bir havaya uyanıyoruz. Kahvaltı sonrası navigasyonumuzu köy yollarından gidecek şekilde ayarlayıp Onernai’ye doğru yola çıkıyoruz. Bugünkü programımız Obernai ve Schenkerberg bağ yolunu yapmak ve öğleden sonra da Strasbourg’a dönüp Petite France’ı gezmek.
Strasbourg’dan çıkıp köy yollarına düştüğümüzde öncelikle sağlı sollu mısır tarlaları sarıyor çevremizi. Hayvan yemi siljı yapmak için ekilmiş mısır tarlaları uçsuz bucaksız uzanıyor. Ufak tefek köylerden geçiyoruz. Her biri tertemiz ve bütün evlerin bahçeleri ve pencereleri sakız sardunyalarla bezenmiş. Köylerin giriş çıkışlarında büyük saksılarda rengârenk çiçek aranjmanları.
Programımızda olmamasına rağmen bir köy çok hoşumuza gidiyor ve mola veriyoruz. Sabah sessizliğinde köyün ana caddesinde biblo gibi evlerin arasında yürüyoruz. Yolun karşı kaldırımında çiçeklerle bezenmiş küçük bir meydan ve geniş avluya açılan cümle kapısını asmaların süslediği şarap tadım merkezi. Avluya giriyoruz kimseler yok. Kapıdaki yazıda saat 11.00 – 13.30 ve 15.30 – 17.30 yazısını görünce sadece fotoğraflamakla yetiniyoruz.
(Pazaryeri)
Obernai’ye vardığımızda aracımızı çok bakımlı bir mezarlığın altında ağaçlar arasında ayrılmış otoparka bırakıyoruz. Yolun sonu hemen kiliseye çıkıyor. Ellerinde Pazar çantaları ile gelen insanların ters yönünde yürüyoruz. Kilisenin önündeki meydan ve hemen aşağısındaki meydanda Pazar kurulmuş. Sebze meyveden kızarmış tavuğa yerel yemeklere, hamur işi ve tatlılara kadar her şeyi bulabilirsiniz. Bu kalabalık ve Pazar tezgâhları bizim fotoğraf almamızı biraz güçleştiriyor ama böyle bir şeye de tanık olduğumuz için şikâyetçi değiliz.
(Katedral)
(Maison Romane)
Turizm ofisini bulup köyün haritasını alıyoruz. İki rotamız var. Birincisi yaklaşık bir saat süren belirli bir yürüyüş parkurunu izlediğiniz rota diğeri şehri çevreleyen surların üzerinde yapabileceğiniz yaklaşık yarım saat süren ikinci rota. Biz çiseleyen yağmur altında birbirinden sevimli, rengârenk, pencereleri sakız sardunyalarla bezenmiş evler arasında haritamızı takip ediyoruz.
(Sinagog)
İlki 13th yüzyılda inşa edilmiş şapel ve kulesi sonra sırasıyla Maison Romane, Placa de l’Etolie, Eglise Saints Pierre et Paul, Altı kovalı kuyu, Şehir Salonu, Fastinger Bahçesi, Sinagog, Kasaplar binası, şehir surları ve Saint Odile çeşmesi.
(6 kovalı kuyu)
Hepsini dolaşıyoruz. Yağmurun hızlandığı bir ara kahve molası veriyoruz, yeniden devam ediyoruz. Öğle yemeği için bu bölgeye özgü Tarte Flammbe yemek için köy ve çiftlik temalı bir restorana oturuyoruz.
Tarte Flammbee bizim lahmacun hamuruna benzer bir hamur üzerine ekşi krema, soğan ve bacon ( domuz salamı) parçalarından oluşan ve lahmacun gibi fırında pişirilen bir lezzet. Bu temel üzerine siz istediğiniz malzeme ilave ettirebiliyorsunuz ya da bu şekilde klasik olarak yiyebiliyorsunuz. Eğer çok aç değilseniz bir tanesi iki kişiye yeterli gelebiliyor. Bir tanesi 9.50 € . Yanında da yöreye özgü beyaz şarap söyledik.
(Schenkenberg bağları)
Öğle yemeği sonrası aracımızı park yerinde bırakıp Schenkerberg bağ yoluna yöneldik. Mezarlığın karşısından karşıdaki tepeye sarıyoruz. Yaklaşık bir kilometre tırmandıktan sonra tüm Obernai’ye hâkim tepedeki 2. Dünya savaşında şehit olmuş 40.000 asker için dikilmiş anıtın bulunduğu seyir tepesinde hem soluklanıyoruz, hem Obernai’yi tepeden seyrediyoruz ve fotoğraflıyoruz. Karşımızdaki dağın zirvesindeki Saint Odile Manastırının üzerinde şimşekler çakıyor.
Schenkerber bağ yolunun başlangıç noktası da burası. Bağların arasında yaklaşık üç kilometre uzunluğunda bir yürüyüş yolu, üzümler dallarında, henüz bağbozumu yapılmamış. ( Meraklısına not; bu bölgede üzüm olarak Pinot Noir yetiştiriliyor.) Bir süre yürüyoruz tüm bağ yolunu tamamlamadan hevesimizi alınca kestirmeden Obernai merkeze, aracımızın yanına iniyoruz
Bu kez çevre yoluna çıkıp daha hızlı bir şekilde Strasbourg’a dönüyoruz. Aracımızı otelimizin parkına bırakıp ihtiyaç molası verdikten sonra Petit France turu için lobide buluşuyoruz. Dün katedrale giderken fotoğraf çektirdiğimiz köprüden sağa dönüp kanal boyunca 15 dakikalık bir yürüyüşle Petit France’ın girişine varıyoruz.
(Petite France girişi)
Burası kanallarla bölünmüş, taşıt girişine kapalı, rengârenk çiçeklerle bezenmiş köprüler ve rengârenk maket gibi evlerin yer aldığı bir bölge. Keyfini çıkararak sindire sindire dolaşıyoruz. Strasbourg’ta gezi tekneleri ile kanallarda gezebiliyorsunuz. Tur yaklaşık bir saat on beş dakika kadar sürüyor. Bu turda Strasbourg’un AİHM ve AP binasının bulunduğu modern kısmını görme şansınızda var. Tekneler Petite France’dan Katedral yönünde çıktıktan sonra Katedralden sağa giden sokağı kanala kadar takip ettiğinizde genişçe bir parkın kıyısından kalkıyor. Buradaki ekrandan kalkış saatini, gemideki yer durumunu görmeniz ve otomattan biletini almanız mümkün. (13 €/kişi ). Biz beş dakika farkla tekneyi kaçırdığımız için diğerini beklemedik ve kanal turu yapmadık. Colmar’da, Petite Venice de yaptık ama buradakinin yerini tutmaz. Eğer fırsatınız olursa yapmanızı öneririm.
Akşam yemeği sonrası gençler dün akşamki bara giderken biz eşimle otelde istirahate çekiliyoruz.
Devam edecek…
Yazı ve Fotoğraflar:
Mehmet Cengiz TÜMER
Yorum yap