KLEOPATRA KAPISI: TARİHİN EN ROMANTİK KAPISI
13.12.2018Roma’nın kudretli İmparatoru Julius Caesar’ın Tarsus’a dinlenmeye geldiği M.Ö. 47 yılından altı yıl sonra, yani M.Ö. 41 yılında Mısır’dan çok önemli bir konuk gelir Tarsus’a. Yelkenleri erguvan renkli atlastan, kürekleri gümüş, gövdesi altın yaldızlı gemi kraliçe Kleopatra’yı getirdiğinde; sevgilisi Romalı komutan Marcus Antonius, güçlü surlarıyla ünlü kentte onu karşılamaya hazırdır.
Tarsus, o zamanlar ekonomide, siyasette ve düşünce yaşamında zaten şöhretli bir isme sahiptir. Bu gücün farkını anlayan Antonius, Tarsus’u kısa sürede geliştirerek Roma’nın Doğu kanadının yönetildiği askeri bir üs haline getirir. Marcus Antonius, Kleopatra için o zamanın limanı olan Gözlü Kule'de büyük bir tören düzenler, masmavi bir gökyüzünün altında Mısır kraliçesi Kleopatra, Deniz Kapısından girerek Tarsus’a ayak basar. Bu yazının konusu olan Tarsus’un girişindeki taş kemerli Kleopatra Kapısı, bu romantik buluşmanın yapıldığı kapıdır.
Tarsus’taki buluşma, Antonius’un, yakın arkadaşı Quintus Dellius’u, Kleopatra’nın Cassius’a yardım ettiği iddiasını öğrenmek üzere Mısır’a göndermesi ile gerçekleşecektir. Antonius’un bahanesi Roma iç savaşı sırasında yapılan sözde yardımı sorgulamaktır. Gerçekse, Octavianus’a karşı Kleopatra’nın desteğini alabilmektir… Fakat Tarsus’un büyülü ve romantik ortamında gerçekleşen yıldırım aşk, her ikisi içinde hayatın merkezi ve anlamı haline gelir.
Kraliçe para, hediye ve değerli süs eşyalarını yanına alarak, büyük bir filonun eşlik ettiği pupası altın yıldızla kaplı, kürekleri gümüş ve yelkenleri erguvan rengi muhteşem bir saltanat kayığıyla Regma lagününün sığ sularından süzülerek Kydnos ırmağının içlerine doğru yelken açıp ilerler, Deniz Kapısından geçerek o zamanlar Kilikya’nın başkenti olan Tarsus’a girer. Kayıktan sayısız tütsülerin saldığı harika kokular kıyılara yayılır. Tarsus halkının bir kısmı nehrin ta ağzından başlayarak her iki kıyı boyunca ona eşlik ederken, diğerleri bu manzarayı görmek için, kentten koşarak gelir. Kraliçe o gün sadece Tarsus limanına değil, Antonius’un kalbine de demir atmıştır.
(Piri Reis Haritası'nda Tarsus... Tarsus bir zamanlar denizle bağlantısı olan Regma Lagünü'nün yanına kurulu bir liman kentiydi... Harita Nurettin Çelmeoğlu tarafından türkçeleştirildi)
Antonius onu akşam yemeğine çağırmak için bir haberci gönderir. O ise haberciyle Antonius’un kendi yanına gelmesinin daha uygun olacağı iletir. Böylece Antonius, nezaketini ve dostça duygularını ona bir an önce sergilemeye can attığı için, onun isteğine uyarak yanına gider. Kleopatra’nın güzelliği göz kamaştırıcıdır ve tek başına hiç bir kadınla karşılaştırılmayacak kadar olağanüstüdür. Güzelliği, konuşmasının akıcılığı ve inandırıcılığı, güzelliği ile birleşince Antonius hiç düşünmediği kadar çok etkilenir Kleopatra’dan. Antonius ile Kleopatra Tarsus’ta bir yıl kadar kalırlar. Tarsus halkı misafirlerine büyük hayranlık ve misafirperverlik gösterir. Antonius ve Kleopatra’nın aşkı Tarsus’un egzotik ikliminden de etkilenerek bir süre sonra tutkuya dönüşecektir. Bu ateşli kraliçe, Tarsus Çayı’nın serin sularında yıkanarak vücudunu ve ruhunu serinletmeyi çok sever. Bazen de süslü gemilerine binerek limanda Tarsus Çayına duyduğu hayranlık ve alkış tufanı içinde geçen geziler tertip eder.
(19. yy.da Tarsus Çayı... Gravür; Barlett)
Kleopatra Kapısı, günümüzde her ne kadar restorasyonun azizliğine uğrasa da Tarsus'un girişinde görkemli bir şekilde karşılar sizi. Bizans Döneminde inşa edilen kent surlarının Dağ Kapısı, Adana Kapısı ve Deniz Kapısı bulunuyormuş. Tarsus'un 18. yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli Kleopatra Kapısı olarak adlandırılan deniz kapısı kalmış. Günümüze tarihin en romantik kapısı olarak kalan Kleopatra kapısında başlayan Antonius-Kleopatra aşkı aynı zamanda tarihin en büyük aşklarından biri olarak tarihe geçer.
(Kleopatra veya Deniz Kapısı'nın bugünkü hali)
Ali ihsan Ökten
20 Dec 2018Sevgili Uğur Pişmanlık, aşağıdaki yorumu göndermiş. Bu konuda daha önce benzer yorumları Tarsus’un bilinmeyen yönlerini anlatan Hikmet Öz hocamızda yapmıştı. Benden daha bileğimi oldukları için okuyucular açısından uygun gördüm. Ali ihsan hocam, öncelikle elinize sağlık. birkaç küçük ekleme yapmak istiyorum. insanlar her ne kadar mevcut yapıyı Kleopatra Kapısı olarak biliyorsa da, o kapı Antonius ve Kleopatra'nın buluştuğu deniz kapısı değil. Deniz kapısı Gözlükule ile Donuktaş arasında Kydnos nehrinin kenarındaymış. Halk arasında söylenen Gözlükule'de liman varmış meseleside doğru değil. Bu durumda Kleopatra Kapısının Gözlükulenin güneyinde yer alması gerekirdi. Kleopatra Kapısı, Silifke (batı) kapısı olarak bilinir. Kleopatra Kapısı adlandırması 1950'lerde kurulan bir turizm derneği ve belediyenin işidir. Fransız işgali döneminde bazı kayıtlarda ve kartpostallarda st. paul kapısı olarak geçer.
Ali İhsan Ökten
21 Dec 2018Sevgili Uğur Pişmanlık, aşağıdaki yorumu göndermiş. Aynı yorumu Bilinmeyen Tarsus’u anlatan Hikmet Öz hocamda belirtmişti. Bu konuda benden daha bilgili oldukları için okuyucuların olayın gerçeği öğrenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Ali ihsan hocam, öncelikle elinize sağlık. birkaç küçük ekleme yapmak istiyorum. insanlar her ne kadar mevcut yapıyı Kleopatra Kapısı olarak biliyorsa da, o kapı Antonius ve Kleopatra'nın buluştuğu deniz kapısı değil. Deniz kapısı Gözlükule ile Donuktaş arasında Kydnos nehrinin kenarındaymış. Halk arasında söylenen Gözlükule'de liman varmış meseleside doğru değil. Bu durumda Kleopatra Kapısının Gözlükulenin güneyinde yer alması gerekirdi. Kleopatra Kapısı, Silifke (batı) kapısı olarak bilinir. Kleopatra Kapısı adlandırması 1950'lerde kurulan bir turizm derneği ve belediyenin işidir. Fransız işgali döneminde bazı kayıtlarda ve kartpostallarda st. paul kapısı olarak geçer.